Biri çadır, diğeri de domates dağıtıyordu. | Open Subtitles | إحداهما كان يوجد بها خيام وفي الثانية طماطم |
Malikaneler kasabasının ortasındaki bir çadır şehrinden hazzedeceklerini düşünmek imkânsız. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أتخيل أنهم يحبون مدينة خيام فى وسط قصر فيل. |
Yanıp kül olan mahallelerde Çadırlar inşa ediyoruz. | TED | نحن نبني خيام التيبي في الأحياء التي كانت تحترق. |
Avlanıyorlar, şöyle ağaçlardan Çadırlar kuruyorlar. | Open Subtitles | لقد طردوا و قاموا ببناء خيام خشبية مثل هذا |
Şehrin dışına karantina ve hastalık çadırları da kurduk bile. | Open Subtitles | و نقيم مقرات حجر صحي و خيام للمرضى خارج المدينة |
Yüzlerce doktor ve tıp çalışanı yarışta sorun çıkarsa diye yarış boyunca kurulmuş çadırlarda hazır bekliyorlar. | Open Subtitles | أنا أفهم أن هناك مئات من الأطباء والعاملين الطبيين في خيام الطبية طوال السباق لرعاية أي حالات الطوارئ |
"Taburumuz Potomac'ta kamp yaptı." | Open Subtitles | ضرب فيلقنا خيام بوتماك - بوتماك. |
Hiçbir devrim çadırlarında oturan fakir insanlar tarafından çıkarılmamıştır. | Open Subtitles | جل ما أعرفه أن الثورة لم يتم تحريضها أبداً من قبل أناس فقيرة جالسة في خيام |
İki komşunun da evinde çadır varmış. | Open Subtitles | آه كلا الجارين كان لديهم خيام في منازلهم |
Çünkü benim boyumdaki insanlar için çadır yapmıyorlar. | Open Subtitles | لأنهم لا يقومون بعمل خيام . للأشخاص الذين يماثلونني في الحجم |
Evet ama sadece dört çadır getirdin Curt. | Open Subtitles | أجل ، ولكن لدينا أربع خيام ، كيرت |
"Üç çadır al" dedik sana. | Open Subtitles | لقد قلنا بأن نحصل على ثلاث خيام |
İnsanlara yetecek kadar çadır yok. | Open Subtitles | هناك أناس كثيرون ولا توجد خيام كافية |
- çadır, çanta, ıvır zıvır. | Open Subtitles | خيام وحقائب الظهر وغيرها |
Yüzbaşı, ısıya dayanıklı Çadırlar ve taşınabilir serinleticiler gönderiyoruz. | Open Subtitles | كابتن ، سنرسل إليكم خيام مضادة للحرارة ووحدات تبريد محمولة |
Balık ve ağaçlar, Çadırlar ve peynir. | Open Subtitles | هناك السمك على الاشجار وهناك خيام من الجبن |
Yeni Kodiak Çadırlar az önce geldi. | Open Subtitles | احزري أمرًا، وصلت للتوّ دفعة جديدة من خيام (كودياك). |
Buradan yarım saat uzaklıktalar, yük katarları ve kurulu çadırları yok. | Open Subtitles | -يرابط نصف فيلق بالقرب من هنا لا امدادات تنقل ولا خيام كثيرة تعد |
"Ölenlere Saygı" gösterilerindeki çadırları düzenlemekti. | Open Subtitles | كل ما فعلته هو إرعاب الموجودين في خيام برنامج " قريتفل ديد" |
Diğer herkes çadırlarda kalırken adamlarınızın evlerde uyuduğunu fark etmeden duramadım. | Open Subtitles | لم أتمكن إلا أن ألاحظ أن كل أناسك ينامون في بيوت بينما بقيتنا ينامون في خيام |
Navajolar çadırlarda yaşamazlardı. | Open Subtitles | خيام .. يا اليكس؟ الامريكيين الاصليين لم يعيشوا في خيام |
Dışarı bir çeşit kamp kuruyorlar. | Open Subtitles | يبدو أنهم يبنون خيام |
çadırlarda yaşıyorlar. Bez ve kızılderili çadırlarında. | Open Subtitles | يعيشون في خيام ,خيام بالية وهم حفاة |