"خَرجَ" - Traduction Arabe en Turc

• çıkmış
• dışarı çıktı
• çıktığında

Birisi gidip arkadan çıkmış mı baksın.
يَذْهبُ شخص ما إلى الظهرِ والمراقبةِ ويَرى إذا خَرجَ الظهرَ!

Hayır, bir seferinde ünlü İngiliz aktrislerle çıkmış bir erkekle oldum.
أَرّختُ عندما a رجل الذي خَرجَ معه عِدّة مِنْ الممثلاتِ البريطانياتِ الكبيراتِ

Mermi glabelladan girmiş, beyni delip geçmiş ve art kafa kemiğinden çıkmış.
إلى glabella، ثقّبَ الدماغَ، ثمّ خَرجَ خلال العظمِ القفويِ.

Az önce dışarı çıktı, ama ortağı Dr.Hart burada.
أوه، لقد خَرجَ قبل قليل، لكن عِنْدي شريكُته، الدّكتورة هارت

- Sabah erkenden dışarı çıktı.
- خَرجَ في وقتٍ مبكّرٍ من هذا الصباح.

Babam Tony'nin pozisyonundayken Romeo Martin'e hapisten çıktığında 50 bin dolar verdi.
أعطىَ روميو مارتن 50,000$ عندما خَرجَ من السجنِ. أَتحدّثُ عنه قبل 30 سنةً.

Mermi kafatasının arkasından girmiş, ve alından çıkmış, ve... açık camdan uçup gitmiş.
الرصاصة دَخلتْ خلال خلف الجمجمةِ، وهو خَرجَ خلال الجبهةِ، و... ... خارجخلالالنافذةِالمفتوحةِ.

Janet, geceyarısını biraz geçe işten çıkmış.
حَسناً، خَرجَ جانيت من العملِ a قليلاً بعد منتصف الليلِ.

Kuzenim Paul'le gitmiş ve Dedektif Collins otelden tek başına çıkmış.
بأنّه إنفجرَ مَع إبنِ عمي بول... ... وذلكمخبرِCollins خَرجَ مِنْ الفندقِ لوحده.

Geçen çarşamba çıkmış.
هو فقط خَرجَ الأربعاء الماضي.

Kamyondan çıkmış galiba.
آخذُه خَرجَ مِنْ الشاحنةِ؟

Biraz önce dışarı çıktı.
مايك هانلون خَرجَ.

Aynı yoldan da dışarı çıktı.
خَرجَ نفس الطريقِ.

dışarı çıktı. "Kişisel işler" dedi.
خَرجَ قالَ , أعمال خاصه

dışarı çıktı önce.
خَرجَ مِنْ الحدودِ أولاً.

babamın karşısına çıkarsam öldürür beni çok şükür kefaletle dışarı çıktı yoksa boğazlardı beni baban şimdi 2 milyonuda geri istiyordur.
ابّي سَيَقْتلُني إذا تَقدّمُت خطوة منه حتى إشكرْ الله انه خَرجَ بكفالة اليوم، وإلاَّ كانت سَتكُونُ رقبتَي. انا متأكّد حتى أَبّكَ يُريدُ استرجاع الـ 20 "لاكس" خاصته

Suyu dışarı çıktığında bile onu yalamak istedin...
لا كذبَ عندما أرادتْ اللَعْق عندما خَرجَ كُلّ العصير...

Geçen hafta, hapisten çıktığında,
الأسبوع الماضي، عندما خَرجَ من السجنِ،

Hastaneden çıktığında... ona hediye olarak Hugo kitabı verdim.
عندما خَرجَ من المستشفى، أعطيتُه كتابَ هيوجو كa هدية :