Peki ya gerçekten beynin içine girip, bu film klibini düzenleyebilmemiz gerçekten mümkün mü, aslından farklı bir şeye dönüştürebilir miyiz? | TED | لكن هل هنالك إمكانية أن نستطيع الدخول إلى داخل الدماغ و تحرير لقطة الفيلم هذه؟ بحيث نستطيع جعلها مختلفة عن الأصل؟ |
Ama beynin içine baktığınızı düşünün. | TED | ولكن يمكنك أن تتخيل أنّك تنظر داخل الدماغ. |
Sonuçlar kuşkusuz şekilde gösteriyor ki, özgeci sevgi deneyimlendiğinde, beyinde yapısal ve işlevsel değişimler oluyor. | TED | حيث أوضحت من دون أي لبس أن هناك تغييراً هيكلياً وتغييراً وظيفياً يحدث داخل الدماغ عندما ندرب أنفسنا على الإيثار. |
Ve birlikte iş yapma üzerine çalışmalar bile bireylerin birlikte iş yapmasının beyindeki ödül merkezlerini aydınlattığını gösterir. | TED | و حتى الدراسات المتخصصة عن التعاون تظهر أن التعاون بين الأفراد ينشط مراكز المكافأة داخل الدماغ. |
Ve şimdi beynin içini daha önce mümkün olmayan derecedeki yüksek çözünürlükle ve yetenekle görebiliyoruz ve özellikle beyni nasıl yeniden yapılandıracağımızı, hatta hücrelerden yola çıkarak onu ne şekilde baştan tasarlayabileceğimizi öğrenmeye çalışıyoruz. Böylece, patoloji, hastalık ve tedavileri daha iyi anlayabilmemiz mümkün olacaktır. | TED | والآن يمكننا أن نرى داخل الدماغ بدقة عالية لم تكن متاحة أبدا من قبل، و بالأساس تعلم كيفية إعادة بناء، وربما إعادة هندسة، أوإعادة هندسة العقل منذ البداية حتى نتمكن من فهم أفضل لعلم الأمراض، والعلاج. |
beynin içerisinde bir hedefe ulaşmak gerek. | TED | نحن بحاجة للوصول الى هدف داخل الدماغ. |
Bu kümeler, nöronlar arasındaki taşımayı ve iletişimi engeller ve beynin içindeki iletişimin çökmesine sebep olur. | TED | التكتل يعطل النقل والتواصل على طول الخلايا العصبية ويتسبب في انهيار الاتصالات داخل الدماغ. |
O zaman sıkıntımız şu: Bu polimer molekülleri beynin içine nasıl koyabiliriz ki bütün biyomolekülleri ayırabilelim? | TED | وهنا الغموض ، إذن : كيف نصنع سلاسل البوليمرات هذه داخل الدماغ فعلا ؟ بحيث يمكننا إبعاد كل الجزيئات الحيوية عن بعضها |
beynin içine bakabilmeye başladık. | TED | العلوم تتوسع. بدأنا نبحث في داخل الدماغ. |
Bebek bezindeki gibi polimerleri alıp fiziksel olarak beynin içine yerleştirmeye çalışmaya karar verdik. | TED | قررنا أن نحاول معرفة ما إذا كان بإمكاننا أخذ البوليمر، مثل الأشياء الموجودة في حفاضات الأطفال، وتثبيته جسديا داخل الدماغ. |
Bunama, hematom, beyinde su toplanması. | Open Subtitles | الخَرف، الورم الدموي، استسقاء الرأس. استسقاء الرأس: هو مَرض يتميّز بتراكم السائل النُخاعي داخل الدماغ مما يُسبب تضخّم في الرأس. |
beyinde meydana gelen bir hasar. | Open Subtitles | كأنها ضربة في داخل الدماغ |
Bu öyle değil. Bu test beyindeki kan dolaşımı çeşitliliğine bakıyor. | Open Subtitles | لا,هذا يراقب التغيرات فى مجرى الدم داخل الدماغ. |
Bence beyinde ne olduğuna dair gerçekten bir bakış açısı geliştiren ilk kişi, 19. yüzyılda beyindeki bireysel hücrelerin morfolojilerini (yapı) anlamaya başlamak için mikroskop ve bu hücreleri yüksek kontrastta titizlikle doldurabilen ya da eritebilen özel kimyasallar kullanan, büyük İspanyol nöro-anatomist Santiago Ramón y Cajal'dır. | TED | أعتقد بحق، أن أول من قام بتكوين نوع من البصيرة عما يحدث داخل الدماغ كان عالم تشريح الأعصاب العظيم (سانتياغو رامون كاخال)، في القرن التاسع عشر، و الذي استخدم المجهر وأصبغة خاصة و التي كان بإمكانها أن تملأ الخلايا المفردة في الدماغ بتباينٍ شديد الوضوح، من أجل البدء بفهم تكوينها الشكلي. |
Araştırmacılar bu gerçeği beynin içindeki belirli molekülleri tanıyabilmek için, hücrenin belirli altyapılarını tanıyabilmek için ve onları tek tek belireyebilmek için kullandılar. | TED | وقد استخدم الباحثون هذه الحقيقة حتى يتمكنوا من تمييز جزيئات محددة في داخل الدماغ لتمييز مكونات فرعيّه محدده في الخليه والتعرف عليها كلٌّ على حده |