| Ted, birkaç dakika içinde burada olacak ve ben de Arabada bekleyebilirim. | Open Subtitles | تيد , سيكون هنا في اي دقيقة وانا استطيع الانتظار داخل السيارة |
| Öyle ki, Arabada kimseyle konuşamazdım bile; hatta müzik bile dinleyemezdim. | TED | بحيث لم أستطع حتى التحدث إلى أي أحد داخل السيارة بل حتى الاستماع إلى الموسيقى. |
| Pekala... bütün ülkenin... Arabada olduğunu düşün. | Open Subtitles | حسناً، لنفترض أنّ الوطن بأكمله داخل السيارة |
| Karım arabanın içinde sıcakta oturuyordu, ama ben kaputun üzerindeydim. | Open Subtitles | زوجتي كانت داخل السيارة تنشد الدفء وأنا كنت على السطح |
| İzleyicilerin alkışlarıyla sunumumu bitirdim ve dışarı çıkıp Arabaya bindik. | TED | أنهيت تقديمي للحضور الذين كان يصفق ثم خرجنا بعدها مسرعين وقفزت داخل السيارة. |
| Lütfen ellerinizi ve ayaklarınızı her zaman aracın içinde tutun. | Open Subtitles | ابقي يديك و قدميك داخل السيارة طوال الوقت |
| Yani ya toplu tabanca kullanılmış ya da arabanın içinden ateş edilmiş. | Open Subtitles | قد يكون مستعملاً أو أنه أصيب من داخل السيارة |
| arabanın içine girmeden daha fazla bir şey söyleyemeyiz. | Open Subtitles | لا يمكننا التيقن بدون المزيد من الوصول إلى داخل السيارة |
| Sanki ben orada Arabada oturuyorum, o dışarıda çit boyunca at koşturuyor. | Open Subtitles | كأنني أجلس هناك داخل السيارة ولكنه بالخارج على السياج. |
| Orası bir park yeriydi. Seksin Arabada gerçekleştiğini varsaydım. | Open Subtitles | المكان هو صف لركن السيارات لذا أفترض بأن فعل المضاجعة تم داخل السيارة |
| Arabada bulunan Jonathan ve Rebecca Gallen olay yerinde öldü. | Open Subtitles | جوناثان و ريبيكا غالن الراكبان داخل السيارة كانا ميتان عند وصولهما للمشفى |
| Her şey yoluna girecek bebeğim. Arabada kal. | Open Subtitles | ستكون على مايرام عزيزي ابقى داخل السيارة |
| - Arabada yemek yedirmem. | Open Subtitles | ــ أنا فقط أريد الذهان ــ لا يمكنك الأكل داخل السيارة |
| Çok sıcak bir günde Arabada eriyip birbirine yapışmışlar. | Open Subtitles | إنها ذابت معاً داخل السيارة في يوم حار جداً جداً |
| Arabada o türden yakıt kullanmak çok farklı bir şey. | Open Subtitles | الوقود الذي كان داخل السيارة كان مختلفاً جداً. |
| Bu arada kadınlar arabanın içinde haykırarak ağlıyorlardı. | TED | وبذلك الوقت، أخذ النساء يصرخن ويصحْن داخل السيارة. |
| Lütfen elinizi, kolunuzu, aksesuarlarınızı arabanın içinde tutun ve fotoğraf çekmeyin. | Open Subtitles | ارجو ابقاء ايديكم.. و امتعتكم داخل السيارة.وممنوع التصوير الفوتوغرافى |
| Mallar arabanın üstünde, ikimiz de arabanın içinde... | Open Subtitles | ونضع البضاعة على السطح و إثنان منا داخل السيارة. |
| Arabaya girip hareket edersek, iyi olacak sanırım. | Open Subtitles | متى أصبحنا داخل السيارة ونتحرك أظن سنكون بأمان |
| Bu Arabaya kaç palyaço sığdırabilirsiniz? | Open Subtitles | كم مهرجا يمكنك وضعهم داخل السيارة يا سيدتي؟ |
| Vücutları ise özel harekat timi giysisi giymiş hâlde aracın içinde bulundu. | Open Subtitles | الجثث عُـثر عليها داخل السيارة لـقد كـانوا يرتـدون زي القوات الخـاصة |
| Dışarı karanlıksa, o zaman arabanın içinden bir şeyler buluruz. | Open Subtitles | اذا كانت مظملة في الخارج يجب عليكم أن تبحثوا داخل السيارة |
| Kafasını görebiliyordum vücudu arabanın içine sıkışıp kalmıştı. | Open Subtitles | كنت أستطيع رؤية رأسها فقط وجسمها كان عالقاً داخل السيارة |
| Arabanın içindeki bütün mermi kovanlarını atın. | Open Subtitles | وتخلّص من كل الرصاصات الفارغة التي ترتدّ داخل السيارة |