Bunun anlamı da seni, elinde sağlam bir kanıt olmadan, kayıt gibi resmi bir şekilde kullanamaz. | Open Subtitles | ما يعني أنه لن يضطر إلى الاستعانة بك رسمياً ما لم يستطع التأكيد على صحة أقاويلك بدليل دامغ مثل التسجيل |
Ve eğer peşine düşeceksek bana sağlam kanıtlar lazım. | Open Subtitles | أذا كُنا سنطارده أحتاج الى دليل دامغ. |
Ve eğer peşine düşeceksek bana sağlam kanıtlar lazım. | Open Subtitles | أذا كنا سنطارده ، سأحتاج الى دليل دامغ. |
Ama elimde somut bir şey olmadan onu tutamam. | Open Subtitles | و لكن بدون دليل دامغ ، فلن يمكننى الإبقاء عليه |
Bunca zamandır onları vurabileceğim somut bir kanıt arıyordum ve buldum sonunda. | Open Subtitles | كل هذا الوقت، كنت أبحث عن دليلِ دامغ وها هو |
Eline sağlam kanıtlar geçerse paranı, evini ve çocuklarını kaybedersin. | Open Subtitles | وسيكون لديها دليل دامغ بحيث تفقد كلّ شيء... أموالك، منزلك وأطفالك. |
Burada sağlam bir delil aradınız durdunuz. | Open Subtitles | أتيت لهنا بحثاً عن دليل دامغ |
sağlam bir kanıt, DNA gibi. | Open Subtitles | دليل دامغ كالحمض النووي |
Ama, Bay Vikram, bize sağlam kanıtlar gerekir. | Open Subtitles | لكن سيد (فيكرام) نحن بحاجة إلى دليلٍ دامغ |
Savını destekleyecek sağlam kanıtın yok. | Open Subtitles | ليس لديكَ دليل دامغ يسند نظريّتكَ... |
- İşte size sağlam bir cinayet sebebi. | Open Subtitles | ذلك دافع دامغ. |
sağlam bir kanıt... | Open Subtitles | دليل دامغ |
- sağlam taklitti. | Open Subtitles | -أسلوب دامغ |
Evet, vurabileceğin somut bir kanıt. Çocuklar silah kullanmazlar ama değil mi? | Open Subtitles | بالضبط، دليل دامغ والآن الاسلحة للبالغين، أليس كذلك؟ |
somut kanıtım var. | Open Subtitles | لدي دليل دامغ. |