Ve buradan, bence, hepimiz için çok önemli bir ders çıkıyor. | TED | وهناك، أعتقد أنّ هناك درسا هاما لنا جميعا. |
Herkesin doğru olduğuna inandığı şeyi sorgulayan bu öğrenci sayesinde, bu proje bana önemli bir hayat dersi verdi, her zaman varsayımları sorgula. | TED | وذلك بفضل هذا الطالب الذي شكّك ما قبله البقيّة على أنّه حقيقة، هذا المشروع علّمني درسا هاما عن الحياة، وهو أن أشكّك دائماً في الافتراضات. |
Beijerinck ve onun gibiler, yeni nesil kaşifler için önemli bir ders veriyorlar -- Wisconsin Beloit'lu o küçük kız gibi insanlar için. | TED | بيجيرينك وأمثاله من العلماء يقدمون درسا هاما للجيل القادم من المستكشفين -- أشخاص مثل تلك الفتاة الشابة من بلويت، ويسكونسن. |