Ama bu gecikme için geçerli bir savunması var sonuçta. | Open Subtitles | ولكن في دفاعها عن نفسها فإنها تملك حجة غياب مقنعة |
İnanın bana savunması çok kolay olacaktır. | Open Subtitles | دفاعها فقط غلبنا إلى الموت بهذا شيء التقليد |
Bütün savunması, çocuklarını korumak için elinden geleni yapmak zorunda kalan şefkatli bir anne olduğu üzerine kurulu. | Open Subtitles | ركائز دفاعها الإيجابيّ هي كونها اُم مُحبّة فعلت ما تحتّم لحماية ابنيها. أم من ذلك النوع. |
Tek savunmaları bir araya toplanmak. | Open Subtitles | إن وسيلة دفاعها الوحيدة هي الإلتفاف حول نفسها. |
Kendisi en zorlu davaları almasıyla tanınıyordu, ve organize suç örgütleriyle ilgisi savunmaları ona sahip olduğu ünü getirmişti. | Open Subtitles | لقد عرفت بتوليها أصعب القضايا وكان دفاعها عن المرتبط الكبير بالجريمة المنظمة الذي صنع إسمها في الدائرة القانونية |
Nehir onun savunması ve bölgesi... | Open Subtitles | النهر هو دفاعها وحاجزها... .. |