| - Yani, Mafya'nın savunmasını görüyorsun, yaptıkların bütün savunma, var olduklarını inkar ediyorlar. | Open Subtitles | حسنا ما تريه, دفاعات المافيا دفاعهم كله هو أن هم ينكرون أن وجدت |
| Sayısal çoğunluk etkili bir savunma sistemidir. | Open Subtitles | إن اجتماعهم في قطيع يعتبر فعالا جدا في نظام دفاعهم |
| Bileşenin, Çinlilerin elinde geçmesiyle birlikte Rusların, Orta Asya'daki savunma hatlarını genişletmeleri gerekecek. | Open Subtitles | بوجود القطعة مع الصينيين سيحتاج الروس لمد خط دفاعهم في وسط آسيا |
| Serumu, müttefiklerin bizim gücümüze karşı tek savunması. | Open Subtitles | العقار هو دفاعهم الوحيد، ضد هذه القوة التي نمتلكها الآن. |
| Ama bu düz alandaki tek savunmaları sayıca fazlalığın verdiği güven değil. | Open Subtitles | لكن الأمان في الكثرة ألعددية ليس دفاعهم الوحيد على هذه المسطحات. |
| Ve kendisinin yasal temsilcileri savunmalarını destekleyecek herhangi bir kanıt sunmamayı seçmişlerdir. | Open Subtitles | بالإضافة إلى أن دفاعه القانوني أختار أن لا يقدم أي دليل مهما يكن لدعم دفاعهم |
| Rusya, Çin'in savunma kodlarına erişiminden dolayı bizi sorumlu tutacak. | Open Subtitles | ستحمّلنا "روسيا" مسؤولية إعطاء الصينيين إذن الدخول إلي شفرات دفاعهم |
| İranlılar onu kullansa bile kendi savunma sistemlerini hedef alacaklar. | Open Subtitles | إذا حاول الإيرانيون إستعماله فسيستهدفون نظام دفاعهم الخاص إنها ميزة إستراتيجية جيدة |
| Basbakan Genel Tojo ve Amiral Yamamoto'ya göre Amerikan baskini, dogu savunma hatlarini genisletmeleri geregini kanitlamaktaydi. | Open Subtitles | بالنسبه الى رئيس الوزراء الجنرال توجو و الادميرال ياماموتو فقد اثبتت الغاره ضروره توسيع محيط دفاعهم نحو الشرق |
| Kuzey sınırındaki hava savunma sistemleri. | Open Subtitles | للهجوم الأول؟ دفاعهم متمركز عند الحدود الشمالية، |
| Seçilmiş meclis üyeleri, suçlanan kişi ve avukatları savunma yaparken davacı taraf olurlar. | TED | أعضاء مختارين من مجلس النواب، والمعروفين باسم المديرين، يمثلون الادعاء، في حين أن المسؤول المعزول ومحاميه يقدمون دفاعهم. |
| - Onlar sadece tas. - Temel savunma mekanizmasi. | Open Subtitles | هم فقط حجارة وتلك هي آلية دفاعهم |
| Sayılır. savunma avukatı, çalı saçlı cadalozun tekiydi. | Open Subtitles | فقط محامي دفاعهم هي عاهرة ذو شعر طويل |
| Bunu mahkumlar yapmış olmalı, onların tek savunması bu. | Open Subtitles | السجناء فعلوا هذا هذا خط دفاعهم |
| Evet. Onların savunması, değiştirilmiş göreceli ihmal üzerine kurulu olacak. | Open Subtitles | نعم , دفاعهم مرتكز على الإهمال النسبي |
| * bunun onların beni savunması olduğuna inanarak | Open Subtitles | معتقدين أنه دفاعهم ضدي |
| (Gülüşmeler) savunmaları şu şekilde: "Facebook bir medya şirketi değil bir teknoloji şirketi." | TED | (ضحك) دفاعهم: "(الفيسبوك) ليس شركة إعلامية، ولكنه شركة تكنولوجية." |
| Onların savunmaları,güçleniyor gibi o yüzden başka bişey düşünmeliyiz. | Open Subtitles | دفاعهم كان أقوى مما ظننا |
| İnsanlar benimleyken savunmalarını indiriyor. | Open Subtitles | يُسقط الناس دفاعهم حين يكونون معي |
| Kimsenin savunmalarını delememesi akıl almaz bir durum. | Open Subtitles | غير معقول ! لا يوجد رجل يستطيع التغلب على دفاعهم |
| Kendilerini savunmalarına bir diyeceğim yok, ama o kadarla kalacaklarını nasıl bilebileceğiz? | Open Subtitles | ليس لدي شيء ضد دفاعهم عن أنفسهم ولكن.. َ كيف سنعرف أنهم سيتوقفون عند هذا الأمر؟ |
| Ve ben de savunmalarının detaylarını ve bölgenin yapısını sağlayabilirim. | Open Subtitles | وأستطيع منحكم تفاصيل عن دفاعهم وطبيعة المنطقة هناك |