Eğer kuramlarımın yanlış olduğuna dair kanıt bulursam, bu doğru olmaları kadar heyecan vericidir. | Open Subtitles | لو وجدت دليلا على خطأ نظرياتى ، فالأمر لا يقل إثارة عن إثبات كونها صحيحة |
Ama 28 ülkenin üye olduğu uluslararası bir organizasyonun elinde bunun sivilleri, tehlikede olan bir nükleer bombadan koruma amacı güden insanı bir görevi olduğuna dair kanıt olsaydı o zaman işler değişirdi! | Open Subtitles | ولكن اذا منظمة دولية من 28 دولة كان دليلا على أن مهمة انسانية كان أن المدنيين وحماية من السلاح النووي في خطر، |
Elinde olduğuna dair kanıt olmaması elinde olmadığı... | Open Subtitles | لمجرد أنك لا تملك دليلا على وجود شيء ما ...لا يعني أنك |
Ve etrafındaki hayatın devam ettiğine dair kanıtlar gördü, | Open Subtitles | وفي كل شي رأه كان دليلا على ان الحياه مستمره |
Evini aradıklarında beni öldürmeyi planladığına dair kanıtlar bulacaklar. | Open Subtitles | عندما يفتشون شقته سيجدون دليلا على أنه كان يخطط لقتلي |
Telefonlardan birinden bir ipucu buldum. | Open Subtitles | وجدت دليلا على أحد هواتفهم الخلوية |
Onu zaten öldürmediğine dair kanıt istiyorum. | Open Subtitles | أحتاج دليلا على أنكم لم تقتلوه |
Hayatta olduğuna dair kanıt istiyoruz. | Open Subtitles | نريد دليلا على أنه على قيد الحياة! |
Booth, kim olduğuna dair kanıt bulacak. | Open Subtitles | بوث) سيجد دليلا على من تكون) |
Robyn'nin yeniden suç işlemeye başladığına dair kanıtlar var. | Open Subtitles | لقد وجدنا دليلا على أن روبين ربما قد عادت إلى حياة الجريمة |
Halkımın burada yaşadığına dair kanıtlar var, | Open Subtitles | لقد وجدنا دليلا على وجود شعبي هنا |
Kopernik güneşmerkezli teorisine dair kanıtlar sundu | Open Subtitles | كوبرنكس قدم دليلا على |
Katilimizle ilgili bir ipucu var. Morris hapisteyken kardeşi Sid hep ziyaretine gelmiş. | Open Subtitles | أعتقد أني وجدت دليلا على قاتلنا |
Zoe'nin katili, vücudunda bir ipucu bıraktı. | Open Subtitles | قاتل زوي ترك دليلا على جثتها |
Onlardan biri üzerine bir ipucu yazdım. | Open Subtitles | لقد كتبت دليلا على واحدة منهم |