Biri tutuklanmış ama delil yetersizliğinden bırakılmış. | Open Subtitles | توقيف جُعِلَ، لكن المشتبه بهَ أُطلقَ سراح بسبب دليلِ غير كافيِ. |
Aleyhinizdeki delil bolluğuna rağmen ne suçunuzu kabul ettiniz ne de pişmanlık belirtisi gösterdiniz. | Open Subtitles | على الرغم مِنْ الوفرةِ دليلِ ضدّك، أعطيتَ لا مُعتَرَف ذنبكَ ولا شوّفَ أيّ ندم. |
CSI delil nakil konvoyu Washington'a gidiyor. | Open Subtitles | موكب سيارات رمي دليلِ CSI عنوان في واشنطن. |
Beş yıl süren iğrenç katalog ve podyum çekimlerinden sonra... kapak kızı olacaktım. | Open Subtitles | بعد خمس سَنَواتِ مِنْ دليلِ shitty ومدرج يَعْملُ... حَجزتُ a غطاء. |
Bir kez "Deniz Dünyası" rehberi kıyafetinizi kuşandığınızda, kısalar yeterince kısa demektir. | Open Subtitles | طالما حصلت علي دليلِ ملابس البحرُك، |
Kanıtların fazlalığı ve kaset benimle gelir. | Open Subtitles | اَخذ دليلِ وقُرصِ واذهب وبعدها أعود |
Bu davada delil eksikliği de delil sayılır. | Open Subtitles | في هذه الحالةِ، القلة دليلِ دليلُ. |
122 parça balistik delil topladım. | Open Subtitles | تَعافيتُ a 122 قطعة دليلِ أسلحة نارية. |
Bunlar açık delil işaretleri. | Open Subtitles | تلك علاماتَ دليلِ واضحةِ. |
Bu delil etiketinin bir parçası. | Open Subtitles | تلك a قطعة شريط دليلِ. |
Marie, Botanik Bahçesi'nin en iyi rehberi oldu. | Open Subtitles | "ماري أفضل دليلِ في الحدائقِ النباتيةِ." |
Kanıtların fazlalığı ve kaset benimle gelir. | Open Subtitles | اَخذ دليلِ وقُرصِ واذهب وبعدها أعود |