Dünya 1599'da sona ermedi ki. Bana bak, ben bunun yaşayan kanıtıyım. | Open Subtitles | العالم لم ينتهي في عام 1599 لم ينتهي, أنظر إلي, أنا دليل حي |
Ama işe yarıyor, doktor! Ben bunun yaşayan kanıtıyım. | Open Subtitles | لكنه نجح ايها الطبيب وانا دليل حي على نجاحه |
Ben bunun yaşayan kanıtıyım. Çocuklar, hastanızın tomografisi kötü gözüküyor. | Open Subtitles | ثق بي , أنا دليل حي على ذلك هاي ,مريضكم في غرفه التصوير المقطعي حالته تترنح. |
Piped Piper'ın, Hooli'nin içinde kurulduğunu söylemeye çalışıyorlar oysa ben kendi kuluçkamda kurulduğunun canlı kanıtıyım. | Open Subtitles | هم يحاولون ان يقولوا ان (المزمار) تم انشاءه في (هولي) بينما انا دليل حي انه تم انشاءه هنا في حضانتي |
Ben bunun canlı kanıtıyım. | Open Subtitles | و أنا دليل حي على ذلك |
Ve Damon, problemin kaloriler olmadığının, kalorilerin kaynağı olduğunun yaşayan bir kanıtı durumunda. | Open Subtitles | و دايمون دليل حي, برهان حي لهذا الشيء ليست السعرات الحرارية السبب إنما مصدر هذه السعرات الحرارية |
Bana bak. Ben bunun yaşayan kanıtıyım. | Open Subtitles | خذها مني, أنا دليل حي |
- Ben canlı kanıtıyım. | Open Subtitles | انا دليل حي |
Evet, ama o çocuk, aynı zamanda hem salak hem de zeki olunabileceğinin yaşayan bir kanıtı. | Open Subtitles | نعم، ولكن أعتقد إنه دليل حي... أن الشخص يستطيع أن يكون ذكياً وغبياً في الوقت نفسه. |
Demek istediğim, ben yaşayan bir kanıtıyım. | Open Subtitles | أقصد ، انا دليل حي |
Ben yaşayan bir kanıtım. | Open Subtitles | وأكون دليل حي |