Bu fazteziden bıktım. uzun zaman önce geride bıraktığım biriydin. | Open Subtitles | ضقت ذرعًا بهذا الخيال، إنّك امرأة تركتها منذ دهر سحيق. |
Tanrım, o kadar uzun zaman oldu ki bu teklifi nasıl reddedebilirdim_ | Open Subtitles | و يإلهي ، و كأنما مضى علي دهر منذ ذلك فكيف أقوم بإلغائه؟ |
Sana çok uzun zaman önce verdiğim berbat yüzük. | Open Subtitles | ذلك الخاتم الوضيع الذي اعطيتك اياه منذ دهر |
Aynı bulutlar, aynı müzik, aynı sezgiler bir saat ya da sonsuzluk önce. | Open Subtitles | نفس السحب, نفس الموسيقى نفس البصيرة التي شعر بها قبل ساعة أو دهر مضى |
- Bir anlık mutluluk boş şeylerle geçmiş koca bir hayattan daha mı değerlidir cevap ver bana. | Open Subtitles | هل مقدار قليل من السعادة أفضل من دهر من أي شيء آخر؟ |
uzun zaman önce ondan kaçtım. Hâlâ da kaçıyorum. | Open Subtitles | فررت منها منذ دهر بعيد، وإنّي هاربة منذئذٍ. |
uzun zaman önce öldüğünü sandığın kızını göremiyor musun? | Open Subtitles | ألا ترى الابنة التي ظننتها ماتت منذ دهر بعيد؟ |
Biliyor musun, çok uzun zaman önce bir kadını deliler gibi sevmiştim. | Open Subtitles | أتعلمين، منذ دهر بعيد، أحببت امرأة لحد الاستماتة. |
uzun zaman önce, onu... oldukça seçkin bir oluşuma davet ettim. | Open Subtitles | منذ دهر بعيد دعوتها للالتحاق برفقة منتخبة. |
uzun zaman önce küçük bir Akdeniz köyünde bir kız vardı. | Open Subtitles | منذ دهر سحيق في قرية صغيرة تطلّ على البحر المتوسط كانت هنالك فتاة. |
Clara beni görmeyeli çok uzun zaman oluyor, ama ben onu görüyordum. | Open Subtitles | كلارا" لم تراني منذ دهر طويل" ! لكنّني رأيتها |
Bunu yapmayalı uzun zaman oldu. | Open Subtitles | لم أفعل هذا منذ دهر |
Esther ve ben uzun zaman evvel bir pazarlık yaptık. Bu nedenle o çocuk doğrudan doğruya benimdir. | Open Subtitles | (إيستر) وإيّاي عقدنا صفقة منذ دهر بعيد، وكما تدركين، هذه الطفلة من حقّي. |
uzun zaman evvel bunu düşündüm. Fakat Dahlia bana bu özgürlüğü bile vermedi. | Open Subtitles | فكّرت بذلك منذ دهر بعيد، لكن (داليا) لم تمنحني حتّى تلك الحريّة. |
Ben Aurora de Martel, Niklaus Mikaelson'ın uzun zaman önce kaybettiği sevgilisiyim. | Open Subtitles | إنّي (أورورا مارتل) حبّ (نيكلاوس مايكلسون) الغائب منذ دهر بعيد. |
uzun zaman önce okyanus ötesindeki Avrupa'da birçok insanı hasta eden bir virüs varmış. | Open Subtitles | منذ دهر سحيق على الجانب الآخر من المحيط في (أروربا) |
Kasaba kayıtlarına baktım. Damon uzun zaman önce ölmüş. | Open Subtitles | تفقدت سجلات المدينة، (دايمُن) مات منذ دهر بعيد. |
Buraya bir kaç sonsuzluk önce biriyle gelmiştim, ona yardım etmek için. | Open Subtitles | أتيت هنا مع أحدهم منذ دهر طويل لمساعدتها |
- sonsuzluk sıkıcı gelmiyor mu? - Eğer bir amacın varsa hayır, Peter. | Open Subtitles | أخبرتك كم أنّي منذ دهر سحيق اعتراني هاجس لحوح لإيجاد حياة. |
Bir anlık mutluluk boş şeylerle geçmiş koca bir hayattan daha mı değerlidir? | Open Subtitles | هل مقدار قليل من السعادة أفضل من دهر من أي شيء آخر؟ |