| Bu olay, doğrudan ülkenin güvenliğini ilgilendiren bir uluslararası suikasttı. | Open Subtitles | كان هذا اغتيالاً دوليّاً ذا عواقب تؤثّر مباشرةً في أمن هذه البلاد |
| uluslararası birkaç uçak değiştirdikten sonra ortadan kayboldu. | Open Subtitles | فقدنا أثره لقد تمكن من السفرِ دوليّاً مرتين |
| ben 18 yaşındayken bu yana uluslararası bir turnuva olan R2F'yi... herkes gibi bende takip ediyorum. | Open Subtitles | أعني، أنني تابعت هذه الرياضة دوليّاً منذ عمر الـ 18 عاماً، والآن الجميع يتابعها |
| uluslararası alınıp uluslararası satılmıştı. | Open Subtitles | وأُخِذت دوليّاً، وبيعت دوليّاً |
| uluslararası bir ajandım Finch. | Open Subtitles | -كنتُ جاسوساً دوليّاً يا (فينش ). |