Derken, Bir gün Peşaver, Pakistan'daki ofisimdeydim. | TED | وذات يومٍ، أخبركم، ذات يومٍ كنت في المكتب في بيشاور، باكستان. |
Nihayet, Kobel onu bulmuştu, ona, Bir gün, bir yolunu bulup albümü yayınlayacağının sözünü verdi. | TED | لذلك عندما جلس أخيرًا مع الفنان، وقطع إليه وعدًا بإيجاد طريقة لإعادة إصدار الباقة ذات يومٍ. |
Sonra Bir gün hepiniz beni bir yerde bırakacaksınız ve bir daha dönmeyeceksiniz. | Open Subtitles | ومن ثمّ ذات يومٍ ستتركني في مكانٍ ما ولن تعود إليّ أبداً |
Baş edebileceğini düşünüyorsun ama Günün birinde baş edemiyorsun. | Open Subtitles | تظنّ بوسعكَ أن تحملّه، ثم ذات يومٍ لا تستطيع |
Belki ilerde yapabiliriz Günün birinde. | Open Subtitles | لربّما يُمكننا أن نفعل في وقتٍ ما، ذات يومٍ. |
Bir şapka, bir kemer ve Bir zamanlar şerefin sembolü iki çizme... | Open Subtitles | قبّعة، وحزام، وحذاء، والّذي كان رمزَ الشّرفِ ذات يومٍ. |
Bir gün bu korkun gerçekleşip, yüzüne bir tokat gibi vuracak. | Open Subtitles | ذات يومٍ كلّ هذه الدناءة سترتد لكَ وتصفعكَ على وجهكَ. |
Umarım Bir gün Noel'de, hep beraber oluruz. | Open Subtitles | آمل أننا ذات يومٍ سنحضر عيد الميلاد معاً |
Bir gün, şu andan çok da uzak olmayan Bir gün bunu kitabımda kullanacağım. | Open Subtitles | ذات يومٍ، ذات يومٍ ليس ببعيد من الحاضر، سوف أستخدم هذا في كتاب. |
Herhangi bir yetişkin ilişkinin mantıklı gidişatının Bir gün zinayla sonuçlanacağının farkındayım. | Open Subtitles | أدرك أنّ المسار المنطقيّ لأيّ علاقة بالغة قد يؤدي ذات يومٍ إلى الفسوق |
Gerçek bir domuz mu? Eğer Bir gün çocuk sahibi olmak istiyorsanız bu daha doğru bir tercih. | Open Subtitles | إنّه أفضل خيار إذا أردتِ إنجاب أطفال ذات يومٍ |
Bu bir Gotik Uyanış şaheseri. Umarım Bir gün böyle bir evde yaşarım. | Open Subtitles | هذه تحفة النهضة القوطيّة، أتمنى ذات يومٍ أعيش بمنزلٍ كهذا |
Bir gün, gerçekten de çok tatlı bir çift beni aldı ve her sabah süt verdiler. Sevdiler. | Open Subtitles | ذات يومٍ أخذني رجلٌ وأمرأة لطيفان، وأعطياني الحليب كلّ صباح، وأحبّاني. |
Bana bunu verdi ve şöyle dedi "Bir gün yeterince güçlü bir çocukla tanışacaksın." | Open Subtitles | اعطته لي وقالت أنّي ذات يومٍ سأقابل طفلاً قويٌّ بما فيه الكفاية. |
Telefon bu evde, dolabımın içindeydi ama Bir gün ortadan kayboluverdi. | Open Subtitles | كان بخزانة ملابسي، ومِن ثمّ إختفى ذات يومٍ. |
Bir gün yeterince güçlü olan bir çocukla tanışacağım. | Open Subtitles | سأقابل ذات يومٍ طفلاً قويّاً بما فيه الكفاية. |
Sen henüz dört yaşındayken, Bir gün bir kediyle birlikte eve gelmiştin. | Open Subtitles | حين كنتِ بالرابعة من العمرِ عدتِ للبيت ذات يومٍ ومعكِ قطّة |
Onu Günün birinde bulabileceğime inanıyorum... | Open Subtitles | إنّي واثقٌ أنّي سأجده ذات يومٍ. |
Günün birinde harika bir anne olacaksın. | Open Subtitles | ستكون أمّاً عظيمة ذات يومٍ |
- Günün birinde Cold War Kids'den önce sahne alacağız. | Open Subtitles | -سنعزفُ مع فرقة (كولد ور كيدز) ذات يومٍ |
Haliyle. Bir zamanlar ormanın kralıydım. | Open Subtitles | هذه طبيعتي، فقد كنتُ ملك الغابة ذات يومٍ. |
Bir gün bunu görecek ve Bir zamanlar ne kadar ufak olduğunu hatırlayacaksın. | Open Subtitles | لذا ستراه ذات يومٍ وتتذكّر كمْ كنت صغيراً. |