"ذريعة" - Traduction Arabe en Turc

    • bahane
        
    • mazeret
        
    • bahaneydi
        
    • bahanesiyle
        
    • bahanesi
        
    • bahaneye
        
    • dalavere
        
    • mazereti
        
    Sawasaki Atushi'nin varlığı o insanların Kyushu'yu ele geçirmek için kullandıkları bahane. Open Subtitles غن وجود ساواساكي اتوشي هي ذريعة اولئك الناس ليستولوا على حي كيوشو
    Yaptığıma bir bahane bulmak istemiyorum... çünkü gerçekten üzgünüm Sarah. Open Subtitles ليس ذلك لأحاول إيجاد ذريعة. لحالتى أنا آسفه حقا،يا سارة.
    Bu sadece, ABD'nin askeri çıkarlarını kollamak için kullandığı bir bahane. TED إنها فقط ذريعة لتطوير مصالح الواقع السياسي للولايات المتحدة
    Yeni aldığım bu küçük elbiseyi giymem için mazeret oldu. Open Subtitles يعطيني ذريعة ارتداء هذا العلامة التجارية الجديدة قليلاً اللباس اشتريت.
    Benim için, bir kitap tasarımı için basitçe bir bahaneydi, kelimenin tam anlamıyla pantolonları kapıp alabilirdiniz. TED بالنسبة لي، كان مجرد ذريعة لتصميم كتاب يمكنك حرفيا أن تنزع عنه السروال.
    Elbette bir bara girip,oradaki bir bayana bir içki ısmarlayıp,... bir ilişki başlatmak bahanesiyle, onu cinsel... ihtiyaçlarım için kullanabilirdim. Open Subtitles يمكنني شراء شراب لسيدة تحت ذريعة العلاقة أغويها لإرضاء حاجاتي الجنسية..
    En azından onun çocuğuyla görüşemediği için bir bahanesi var. Open Subtitles على الأقل لديه ذريعة ليكون بعيدا عن اتصال مع طفله.
    Atilla bize saldırmak için bir bahane arıyordu ve sayende bir bahanesi oldu. Open Subtitles أتيلا كان يبحث عن ذريعة للهجوم علينا وانت أعطيتيه واحدة.
    Herşey bir bahane ile sataşmalardan, cezalardan aşağılanmalardan ibaretti. Open Subtitles وكل شيء ذريعة للهَزْء،‏والعقاب،‏ والإذلال. ‏
    - Şimdi iptal edemezsiniz. - bahane arıyorsunuz. Open Subtitles نعم، لا يمكنك إلغائه الآن إنه فقط يبحث عن ذريعة لإلغاء الرقص
    Bütün bu mesele işinin aramıza girmesi olayı sadece bir bahane değil mi? Open Subtitles ذلك الموضوع بالكامل حيال عملك الذي يدور بيننا أليس هو مجرد ذريعة منكَ حينما يكون الموضوع الحقيقي يتعلق بها؟ بالتأكيد لا
    Bu gerçek bir hikaye. Bütün istediği... benim hatalarımı söylemek için bir bahane bulmakmış. Open Subtitles والحقيقة انها كانت تريد ذريعة لتقول لي وداعاَ
    Bu çocukların bir çoğu Classic'i tüm hafta sonunu parti ile geçirmek için bir bahane olarak görüyor. Open Subtitles كثير من هؤلاء الاولاد يظنون أن دورة الكلاسيكي هي ذريعة للاحتفال طوال نهاية الأسبوع.
    İçeri girip seni tekrar tutuklamak için bahane arıyorlar. Open Subtitles وأنها تبحث فقط عن ذريعة ل تأتي في هنا و نقفل عليك مرة أخرى.
    NcIS'teki I, inanıldığını gibi "araştırmak" anlamına geliyorsa bütün bunların genç bir hanımla sohbet etmek için bahane olduğunu anlayacak kadar iyi bir gözlemcisindir. Open Subtitles إذا علمنا أنك في مجال التحقيقات فأعتقد أنه بالنسبة لك فواضح أن كل هذا ليس سوى ذريعة للتحدث لفتاة شابة
    Resmi yakmak için bahane gerekiyordu ailevi sorunlarınız vesile oldu. Open Subtitles أردتُ ذريعة كي أقوم بحرق اللوحة , و و كان الخلل بعائلتكم هو المناسب
    Şimdi parayı, hayallerine bir mazeret olarak gösteriyorsun. Open Subtitles لا، الذي تدعونه بالمال هو ذريعة لأحلام اليقظة.
    Bu sadece, güzel bir müzikal tiyatro yapmak için bir mazeret. Open Subtitles هذا هو ذريعة للقيام ببعض المسرح الموسيقي الجيد.
    Bu etkileyici deneyimi yaşamak için sanat projesi sanki bir bahaneydi. TED أتعلمون، كان المشروع الفني مجرد ذريعة لهذه التجربة الإنسانية الرائعة.
    Sonra bir gün bir dava bahanesiyle ortadan kayboldu. Open Subtitles ثم في يوم من الأيام اختفى تحت ذريعة قضية
    Bu arada Dalton Binbaşım, senin defterini dürmek için bahaneye bakıyorum. Open Subtitles أوه، اللواء دالتون، تعلمين أني ابحث عن ذريعة للحصول على بعض الغبار على حذائي.
    Bütün hafta dalavere çevirdiler. Open Subtitles طِوال الإسبوع لمدة طويلة، هو كَانَ ذريعة مستميتة واحدة بعد أخرى.
    Kurmay subayı Tümgeneral Klaus Kahlenberge'nin de o gece için mazereti yoktu. Open Subtitles رئيس أركانه اللواء كلاوس كالينبرج أيضا لم تكن له ذريعة هذه الليلة

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus