Aslında ben, bahsettiği küçük geziyi daha fazla merak ediyorum. | Open Subtitles | في الواقع، كنت أتساءل أكثر عن تلك الرحلة التي ذكرها |
Konferans salonuna gidin ve onun günah ve açgözlülükten bahsettiği Çin sözlerini bulun. | Open Subtitles | إذهبوا إلي قاعة الإستماع .. وإبحثوا عن الكلمة الصينية المتعلقة بـ بخطيئة الجشع التي ذكرها |
Sadece bir kez bahsetti. Şimdi de bu adam söyleyince... | Open Subtitles | ذكرها مرة واحدة الآن هذا الشخص أخبرنا بها |
Ona Laila'yı bulmak için hala en büyük şansının ben olduğumu hatırlat. | Open Subtitles | ذكرها انا مازلت افضل فرُصة لها للحصول على ليلا |
Oğlunun yaptığını söylediği şeyleri yapan o isimde biri yok. | Open Subtitles | ما من رجل بالصفات التي ذكرها عن ابنه يحمل اسمه. |
Bundan sekiz yıl önce bahsetmişti bana. Beni hedef seçmesinin nedeniymiş güya. | Open Subtitles | ذكرها لي منذ 8 سنوات قال أنها السبب أنه استهدفني |
Araba plakası, bahsetmiş olabileceği bir isim, gidebileceği bir mekân ismi var mı elinde? | Open Subtitles | هل لديكِ رقم لوحة السيارة؟ أو أسماءً قد ذكرها لكِ؟ |
Alan Dershowitz hâlâ Amerika'nın en önde gelen avukatlarından biri. Daha sonra Simpson davasının bırakın yüzyılın davası, kariyerindeki ilginç davalar arasında bile yer almayacağını söyledi. | Open Subtitles | (ألنديرشوتز)بقيأحد أهم المحامينالرئيسيين بأمريكا، قال لاحقاً بأن قضية (أو جي) لن يتم ذكرها بإسم محاكمة القرن ولا حتى أيضاً أنها من القضايا المثيرة بمسيرته |
Uyandığında bahsettiği ilk şeylerden birinin bu olmasına inanamadım. | Open Subtitles | لم أصدق أنه كان واحداً من أولى الأمور التي ذكرها عندما أفاق |
Müvekkilinizin bahsettiği madalyon benim hediyemdi. | Open Subtitles | القلادة التى ذكرها موكلك كانت هدية منى |
Paula O'Neil, Stan'in bahsettiği eski Drybeck çalışanı. | Open Subtitles | "باولا أ. نيل" الموظفة التي ذكرها "ستان" |
Komiser Flynn'in bahsettiği savaş bölgesini turlayan iki timimiz var. | Open Subtitles | قمنا بتغطية مساحة القتل التى "ذكرها الملازم "فلين |
- Özellikle bundan bahsetti. - Hayır, onları gördüm. | Open Subtitles | لقد ذكرها بشكل محدّد كلا لقد رأيتهم |
Sadece bir kaç kez bahsetti, o kadar. | Open Subtitles | هو فقط ذكرها لي مرات قليلة منذ وقت قريب |
Biraz, bir kez bahsetti. | Open Subtitles | ذكرها مرة واحدة |
Şimdi ona yalnız olduğunu hatırlat. | Open Subtitles | الآن فقط ذكرها بأنها وحيدة تماماً |
O zaman bunu ona hatırlat. | Open Subtitles | ذكرها في ذلك، إذاً. |
Ona aslında kim olduğunu hatırlat. | Open Subtitles | ذكرها بمن تكون هي. |
Sully, FBI'ın söylediği gibi ölmedi. | Open Subtitles | لم يمت سلي بالطريقة التي ذكرها الأف بي أي. |
Sully, FBI'ın söylediği gibi ölmedi. | Open Subtitles | لم يمت سلي بالطريقة التي ذكرها الأف بي أي. |
- Ama Piskoposun söylediği nedenlerden dolayı kalman taraftarıyım. | Open Subtitles | لكنّي أطلب منك البقاء للأسباب التي ذكرها المطران |
Doktor bahsetmişti. İnternette de okudum. | Open Subtitles | , الطبيب ذكرها و قرأت عنها على الانترنت |
Ondan bir iki defa bahsetmiş olabilir. | Open Subtitles | قد يكونُ ذكرها مرةً أو إثنتينِ |
Alan Dershowitz hâlâ Amerika'nın en önde gelen avukatlarından biri. Daha sonra Simpson davasının bırakın yüzyılın davası, kariyerindeki ilginç davalar arasında bile yer almayacağını söyledi. | Open Subtitles | (ألنديرشوتز)بقيأحد أهم المحامينالرئيسيين بأمريكا، قال لاحقاً بأن قضية (أو جي) لن يتم ذكرها بإسم محاكمة القرن ولا حتى أيضاً أنها من القضايا المثيرة بمسيرته |