Ve bu telefondaki bir sese aşık olmaktan daha kolay. | Open Subtitles | زيا: و ذلك أسهل من الوقوع فى الغرام مع صوت عشوائى على الهاتف |
Her şeyi küçük parçalarına kadar eziyor, çünkü onları tamir etmekten daha kolay. | Open Subtitles | يقوم بتدمير الأشياء لأنّ ذلك أسهل من إصلاحها |
Çünkü burada kalıp olanlarla başa çıkmaktan daha kolay. | Open Subtitles | لأن ذلك أسهل من التواجد هنا و التعاطى مع كل الأمور |
Sanırım bu senin bir uyuşturucu satıcısı olmanla yüzleşmekten daha kolay ve bu, hayatındaki güzel her şeyi mahvediyor. | Open Subtitles | أتعرفين؟ أظن ذلك أسهل من مواجهة حقيقة أنك تاجرة مخدرات |
Birlikte yolculuk yapmak güzel. Farklı yerlere geri dönmekten daha kolay. | Open Subtitles | من الجميل أن نستقل السيارة معاً، ذلك أسهل من العودة إلى مكانين مختلفين. |
Bence böylesi, ailelerinizi kefaletinizi ödeyip çıkarmaları için arayıp neden içeri girdiğinizi açıklamaktan daha kolay olacaktır. | Open Subtitles | لأنّ ذلك أسهل من الإتصال بأهالينا وإخبارهم عن سبب تواجدنا في السجن.. |
Çünkü bu iyi beslenmekten daha kolay. | Open Subtitles | لأن ذلك أسهل... من عناء الأكل بطريقة صحية |
bir bebeğin bakımından daha kolay olmazmıydı? 262 00:09:47,243 -- 00:09:48,808 hayır. bir bebekle ne olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | ألن يكون ذلك أسهل من الإعتناء برضيع؟ |
Böyle yürümekten daha kolay olur. | Open Subtitles | أعتقد أن ذلك أسهل من المشى |
Benim dediğim daha kolay, hadi, bas. | Open Subtitles | ذلك أسهل من طريقتى لا |
Ve sen de bir şey hissetmekten daha kolay geldiği için etrafta "dünyaya sıçayım" diye dolaşırken burada bana, insanlara düzgün davranmak hakkındaki ikiyüzlü nutkunu atıyorsun! | Open Subtitles | ولماذا تعطني محاضرة نفاقية حول ...الحكم على الأشخاص فيما تسيرين أنت قائلة تباً للعالم"؟" لأن ذلك أسهل من الشعور بشيء |
Çünkü; bu, sizlere gerçeği anlatmaktan çok daha kolay. | Open Subtitles | لأن ذلك أسهل من قول الحقيقة |
Bazen doğruyu söylemekten daha kolay gelir. | Open Subtitles | أحياناً... يكون ذلك أسهل من قولِ الحقيقة- |