O kornayla O ışık arasında bir korelasyon var mı sizce? | Open Subtitles | اُنْظُرْ، اتعتقد بوجود أي إرتباط بين ذلك الضوء و هذا البوق؟ |
Ve eğer O ışık çok yakınına gelirse karadelik tarafından yutulur. | Open Subtitles | وإن اقترب ذلك الضوء كثيراً يبتلعه الثقب الأسود |
Çekin Şu ışığı gözümün önünden. | Open Subtitles | ابعدوا ذلك الضوء اللعين عن وجهي! |
Işık, eğer bedeni emilirse onu unutacağım. | Open Subtitles | ذلك الضوء, ان امتصه جسمه سوف أنساه. لن يكون قد وجد أصلا. |
Uzun bir tünelin sonunda parlak bir ışık vardı. | Open Subtitles | كان هناك ذلك الضوء اللامع فى نهاية نفق طويل |
Bir akarsudaki kayanın etrafında suyun eğilmesine benziyor ve tüm bu ışık, gölgeyi yok ediyor. | TED | وكل ذلك الشعاع يشوه الظل وكل ذلك الضوء يخرب الظل. |
- Işığı görüyor musun? | Open Subtitles | أترى ذلك الضوء الصغير؟ |
Ama sonra, ya O ışık adanın altından geliyorsa diye düşünmeye başladım. | Open Subtitles | و عندها بدأتُ بالتفكير، ماذا لو كان ذلك الضوء تحت الجزيرة؟ |
O ışık Amy'yi geri getirdi, ama Dalekler hiç var olmamışken nasıl bir Dalek'i geri getirebilir? | Open Subtitles | ذلك الضوء أعاد "آيمي" و قام بشفائها لكن كيف له إعادة ذلك الداليك في حين أن الداليك لم يوجدوا قط |
O ışık, benim için Tanrı idi. | Open Subtitles | ذلك الضوء, كانَ الرب بالنسبة لي |
Senden ayrılan O ışık mı? | Open Subtitles | ذلك الضوء الذي تركك؟ |
Harris, arabadaki O ışık hâlâ yanıyor. | Open Subtitles | هاريس"، مازال ذلك الضوء بالسيارة يعمل" |
- Scully, Şu ışığı üstümden çek. - Önce silahını bırak! | Open Subtitles | - سكولي، يحصل على ذلك الضوء منّي. |
Şu ışığı görüyor musunuz? | Open Subtitles | هل ترون ذلك الضوء ؟ |
Çek Şu ışığı suratımdan. | Open Subtitles | أبعدي ذلك الضوء عن وجهي الآن! |
Işık azalsa da uçacağım yükseklere... | Open Subtitles | أنا سوف أذهب أعلى الآن , مع ذلك الضوء الخافت |
Işık saçan cisimler, bu ışıkları toplayan teleskoplar ve o ışığın ne olduğunu anlamanıza yardımcı olan aletler var. | TED | يجب ان يكون لديك أهداف مُصدِرة للضَّوء يجب أن يكون لديك تليسكوب، لتجميع ذلك الضوء إضافة إلى أدوات التى ستساعدك على فهم ما هو ذلك الضوء؟ |
Biliyorum. Ama bu gerçekten önemli. Çok etkileyici bir ışık var... | Open Subtitles | أعلم ، لكن هذا هام للغاية هناك ذلك الضوء المذهل |
Sonra gökyüzünde bir ışık göründü. Bir sorun var. | Open Subtitles | و بعد ذلك كان هناك ذلك الضوء فى السماء هناك شئ ما خطأ |
Ama bu ışık 4 yıldan önce yola çıktı. | Open Subtitles | لكن ذلك الضوء استغرق أربع سنوات ليصل اليك |
Oculus'dan gelen uzun ışık hüzmesi hem güzel, hem de ortadaydı ve ilk defa ışığın tasarlanabileceğini fark ettim. | TED | عمود الضوء المشع من خلال الأكيلوس كان جميلاً ومحسوساً على حد سواء، وأدركت لأول مرة أنه يمكن تصميم ذلك الضوء. |
Yani Şu ışık, Johnson'ı bir karaltı haline getirmişti. | Open Subtitles | الذي يَعْني ذلك ذلك الضوء وَضعَه في الصورة الظليةِ. |