Görüşmelerde iyi değilimdir. Bu yüzden Harvard'a girememiştim. | Open Subtitles | فأنا لا أبلي جيدا في المقابلات ذلك سبب عدم التحاقي بهارفارد |
Hatta tamamlamış da olabilirler. Bu yüzden onu bulamıyor olabiliriz. | Open Subtitles | ربّما حدث ذلك بالفعل، وقد يكون ذلك سبب عدم عثورنا عليها. |
Bu yüzden Weather Dağı'ndaki çocuklara için savaşmıyorsun. | Open Subtitles | ذلك سبب عدم مقاتلتك لأجل أولئك الفتية في ماونت ويذر |
Hayır, işte Bu yüzden Steve'le asla evlenemedik. | Open Subtitles | لا ، ذلك سبب عدم زواجنا أنا وستيف. |
İşte Bu yüzden asla evlenemeyeceğiz. | Open Subtitles | ذلك سبب عدم تمكننا من ان نتزوج |
Bu yüzden seni göremiyorum. | Open Subtitles | ذلك سبب عدم تمكني من رؤيتك |
Bu yüzden giymedim. | Open Subtitles | ذلك سبب عدم قيامي بذلك |
Bu yüzden Frederick hakkında konuşamıyorsun. | Open Subtitles | ذلك سبب عدم تحدثكِ عن فريدريك |
Bu yüzden Kanada'da yaşamıyorum.. | Open Subtitles | ذلك سبب عدم عيشي في كندا. |