Umarım taco seviyorsundur Çünkü bütün öğle arası boyunca burada oturup ders çalışacaksın. | Open Subtitles | آمل بأنّك موافقةً على ذلك لأنّك ستقضين وقت الغداء هنا من أجل دراستكِ |
Bende öyle düşünmemiştim zaten, Çünkü silah taşımıyorsun. | Open Subtitles | حسنٌ، لم أعتقد ذلك.. لأنّك لا تحمل أيّ سلاح |
Tabii ki diyemezsin Çünkü işleri karıştıran sensin. | Open Subtitles | ،بالطبع أنت لا تعتقد ذلك لأنّك تعقّد الأمور |
Bunu söylediğin için sağ ol, Çünkü çok incinmiştim. | Open Subtitles | أشكرك لقولك ذلك, لأنّك جرحت مشاعري نوعاً ما |
Böyle söylüyorsunuz Çünkü resmin büyük hâlini göremiyorsunuz. | Open Subtitles | كلا ، تقول ذلك لأنّك الوحيد الذي لا ترى الصورة الكبيرة الكاملة |
Beni anlamazsın Çünkü sen gerçek aşkla ilgili bişey bilmiyorsun | Open Subtitles | أتعلمين ماذا؟ لا أنتظر منكِ فهم أياً مِن ذلك لأنّك لا تعلمين شيئاً عَن الخسارة الحقيقية. |
Hayır. Bundan daha fazlası. Çünkü bundan hoşlanıyorsun. | Open Subtitles | لا، لا، إنّه أكثر من ذلك لأنّك تستمتع بالأمر |
Çünkü seninle tanıştığımızdan beri, aynı yedi kiloyu alıp veriyorsun. | Open Subtitles | و ذلك لأنّك لا تزال تفقد و تكتسب الأربعة عشر رطلاً ذاتهم منذ أن إلتقيتُ بكَ |
Ama bunu bilemezdin. Çünkü hesabı açan sen değildin. | Open Subtitles | لكنّك لن تعرف ذلك لأنّك لمْ تكن الشخص الذي قام بفتحه. |
Evet, Çünkü göt kılı sever kocan işini yapmıyordu. | Open Subtitles | أجل، ذلك لأنّك زوجكِ العزيز لم يقم بعمله |
Görmüyorsun Çünkü hep önüne bakarak ilerliyorsun. | Open Subtitles | ولكن لا يمكنك معرفة ذلك .. لأنّك تسير للأمام دائماً |
O masaj salonunda çalışıyorsun Çünkü ya kendi isteğinle ya da kocan zorluyor. | Open Subtitles | تعمَلين في مركز التدليك ذلك لأنّك تُريدين ذلك؟ أم لأنّه يُجبرك؟ |
Çünkü bir işe yaramadığımı düşünüyorsun! | Open Subtitles | ذلك لأنّك تعتقدين أنّني لا أجيد فعل أيّ شيء! |
Aslında size normalden fazla nazik davranıyorum Çünkü daha yeni temizlediğim zemine kanınızı döküyorsunuz. | Open Subtitles | أنا لطيف على نحو مميز معك... يرجع ذلك لأنّك تنزف في جميع أنحاء أرضيتي النظيفة الرائعة. |
- Evet Çünkü öylesin. | Open Subtitles | حسناً، أجل، ذلك لأنّك كنت مجنوناً. |
Ama denemiyorsun Çünkü adın gibi biliyorsun. | Open Subtitles | لكنّك لا تفعل ذلك لأنّك فطين بي. |
Çünkü buradaki demliğe tarçın koyuyorsun. | Open Subtitles | ذلك لأنّك تضع قرفة في إبريقنا هُنا. |
Ben de onu yalnızca, en başından bu firmaya bir sahtekarı aldığın için yapabildim. | Open Subtitles | ولقد كنت قادرة على فعل ذلك لأنّك قمت بجلبت محتال لشركتي من الأساس |
Tüm bunlar senin ve şirketinin hiçbir şey yapmadığı için oldu. | Open Subtitles | كلّ ذلك لأنّك وشركتك لمْ تفعلوا أيّ شيءٍ. |
Kızını öldürdüğümüzü düşündüğün için mi yaptın? | Open Subtitles | هل فعلت ذلك لأنّك ظننت أنّنا قتلنا ابنتك؟ |