Bence Bu plan gezegeni kurtarabilir, ve biz bunu başarabiliriz. | Open Subtitles | أعتقد أن ذلك يمكن أن ينقذ الكوكب ويجب أن ننفذه |
Yine de görülemeseler bile kara delikleri duyabiliriz ve uzay-zamana bir davul gibi çarptıklarından oluyor Bu. | TED | و رغم ذلك يمكن سماع الثقب السوداء حتى إذا لم يتم مشاهدتها، و ذلك لأنها تضرب على الزمكان كالطبل. |
Bizlere destek verebilecek ortaklar davet edebiliriz ama Bu işe bizim başlamamız gerekiyor. | TED | علينا أن نفعل ذلك. يمكن أن ندعو الشركاء الذين يستطيعون تقديم الدعم لنا ، ولكن علينا أن نبدأ. |
Bu yüzden bunun da üstesinden gelmeliyiz ve bunu başardığımızda sonuçlar harika olabilir. | TED | لذا يجب أن تتجاوز ذلك جيداً، وعندما نفعل ذلك يمكن أن تكون النتائج رائعة. |
Ya da akşam yemeğine davetli bir konuk, yemekten sonra cüzdanını çıkartarak size yemeğin parasını ödemeyi teklif ederse, Bu da fazlasıyla garip bir durum olur. | TED | أو إذا قام ضيف مدعو للعشاء بعد الوجبة باخراج محفظته وعرض دفع مبلغ الوجبة، ذلك يمكن أن يكون تصرف أخرق بالمثل. |
Bu, sağlık hizmeti sektöründe ciddi bir değişiklik anlamına geliyor. Benim savım sadece mümkün olduğu değil Bu değişikliğin yapılması gerektiği. | TED | وهذا سيكون نقلة نوعية في مجال الرعاية الصحية، ويمكنني القول أن ذلك يمكن فعله، بل يجب أن يتم فعله. |
Bence Bu inandığımız temel manalarından biri olabilir. | TED | وأظن أن ذلك يمكن أن يكون واحدا من مقاصدها الرئيسية التي نؤمن بها. |
Bu arada öz saygınız ve güveniniz bayağı artabilir. | TED | في أثناء ذلك يمكن لتقديرك الذاتي و لثقتك بنفسك أن يحصلا على دفعة كبيرة. |
Bence Bu dünya çapında ilaçlara uyumu iyileştirmek için inanılmaz bir yol olarak evrilebilir. | TED | وأعتقد، أن ذلك يمكن أن يتطور، بطريقة مذهلة لتحسين الالتزام بالأدوية في جميع أنحاء العالم. |
Üniversite öğrencisiyseniz, diyelim ki çıkmaza girmiş bir öğrenciyseniz ve biçare ve umutsuz hissediyorsunuz, Bu sizin hayatınıza malolabilir. | TED | إذا كنت طالب جامعي، على سبيل المثال، في ظروف صعبة، وكنت تشعر بالعجز واليأس، دون هوادة، ذلك يمكن أن يكلفك حياتك. |
Ama Bu gerçek füzyon enerjisi değil. Bu sadece biraz füzyon yapmak. | TED | لكن ذلك في الواقع ليست طاقة إنصهار. ذلك يمكن فقط من حدوث بعض الإنصهار. |
Işıktan oluşmuş bir fırıldak gibi. Hesaplamalarımıza göre, Bu ışık gösterisi avcı türeler tarafından 90 metre uzaktan bile seçilebiliyor. | TED | أنها عجلة دوارة من الضوء. وقد قمت بحساباتي التي أظهرت إن ذلك يمكن رؤيته من ما يصل الى ثلاثمائة قدم من قبل مفترس. |
Bence Bu gerçekten çok iyi bir fikir. | Open Subtitles | أعتقد ذلك يمكن أَن يكون فكرة رائعة. ليلة سعيدة |
Otopsi yapmadan bunu söylemek profesyonelce olmaz, ama özel olarak, ...Bu benim kendi teşhisim. | Open Subtitles | ليس أكيداً قول هذا قبل تشريح الجثة، لكن في عيادتي الخاصة، ذلك يمكن أن يكون التشخيص. |
Bu tarz bir görüntü o kişinin zihninin resmi olabilir. | Open Subtitles | صورة مثل ذلك يمكن أن تُمثِّل التصور الموجود في عقل هذا الشخص. |
Aman Tanrım, bebek. Bu evliliğe iki sene daha ilave eder. | Open Subtitles | يا إلهي، طفل، ذلك يمكن أن يطيل الزواج لعامين. |
- Bu bir sorun olabilir. - Asgard aynı fikirde. | Open Subtitles | ذلك يمكن أن يكون مشلكة - الأسجارد متفقون معك - |
Evet o da öyle diyor. Bu çok olumsuz birşey olabilir. | Open Subtitles | نعم، ذلك ما يقوله ذلك يمكن أن يكون سلبي جدا. |
Bu bir hata olur. | Open Subtitles | ذلك يمكن أن يكون خطاء فأنا أعمل على مجموعة أبحاث |
Eğer kıçını tekmelersem, Bu senin sorunun olurmu? | Open Subtitles | إذا ركلتك في مؤخرتك، هل ذلك يمكن أن يكون مشكلتك؟ |