"Al sana 19 Altın gine, kestiğin her kafa için." | Open Subtitles | هاهي التسعة عشر جنيهاً ذهبياً واحد على كل رأس قطعتها |
Partizanlıkta Altın çağdı bu. Yani hiç olmazsa bir araya gelip ulusal sorunları çözmekte Altın çağdı. | TED | كان هذا عصراً ذهبياً للتعاون، على الاقل في قدرة الاحزاب للعمل سوياً و حل المشكلات القومية. |
Çünkü Güney İttifakı asla Altın para basmadı. | Open Subtitles | بالطبع لا ، لأن الإتحاد لم يصنعوا دولاراً ذهبياً |
Bir dakika, her şey altından görünürken sonrasında küle dönüşüyor. | Open Subtitles | كل شئ يبدو ذهبياً جداً في دقيقة ثم يتحول إلى رماد، في الدقيقة التالية |
Köleler komutanın arkasında dururlardı altından bir taht taşırlardı bu alaya bir uyarı yapardı bütün zafer bir kişiye ait. | Open Subtitles | ... كان هناك عبد يقف خلف الفاتح ... يحمل تاجاً ذهبياً ... ويهمس فى أذنه ... |
Köleler komutanın arkasında dururlardı altından bir taht taşırlardı bu alaya bir uyarı yapardı bütün zafer bir kişiye ait. | Open Subtitles | ... كان هناك عبد يقف خلف الفاتح ... يحمل تاجاً ذهبياً ... ويهمس فى أذنه ... |
Bir çiftçi hayalet bir kadınla karşılaşmış ve kadın ona Altın bir kutu vermiş. | Open Subtitles | مزارع التقى بامرأة شبح وقامت بإعطاءه صندوقاً ذهبياً |
Belki ben, Altın yumurtlayan tavuğumdur. | Open Subtitles | . . ربما أنا الأوزة التي تضع بيضاً ذهبياً |
CEO'ların olduğu gibi yüklü bir işten çıkarılma tazminatı, veya Altın paraşüt tarzı bir şey vardır. | Open Subtitles | يوجد , مثل , مجموعة غالية لإنهاء الخدمة أو , مثل منطاد يحمل شيئاً ذهبياً من مجلس الإدارة |
Bir tanık motorlardan birinde kovboy tarzı bir heybe ve benzin deposunda Altın çizgiler görmüş. | Open Subtitles | رأى شاهد شريطاً ذهبياً على حزان الوقود وسرجاً بأسلوب رعاة البقر على واحدة من الدراجات ولا وجود لوصف عن الدراجة الاخرى |
Eskiden büyükler kızlarına düğün hediyesi olarak Altın bir domuz verirdi. | Open Subtitles | في قديم الزمان، كان كبار القوم يعطون خنزيراً ذهبياً لبناتهم كهدية زفاف |
Evet, mezuniyetimde bana Altın bir kalem vermişti. | Open Subtitles | أجل, وأهدانى قلماً ذهبياً عندما تخرجت |
Artık Altın rengi olmak istemiyor musun? | Open Subtitles | ألا تريد أن تكون ذهبياً مرةً أخرى ؟ |
Üzerinde Altın tozu olup olmadığını merak ediyorum. | Open Subtitles | أتساءل فيما إذا كان عليها غباراً ذهبياً |
Amsterdam Altın çağını yaşıyordu. | Open Subtitles | كانت أمستردام تعيش عصراً ذهبياً |
Kaybettiğin gümüş haçın yerine, değerli taşlarla donatılmış altından yapılmışını istediğinden şüphem yok, Carvajal... | Open Subtitles | بالتأكيد تود صليباً ذهبياً مرصّع بالجواهر يا (كارفجال)، بدلاً من الفضي الذي فقدته |
Kaybettiğin gümüş haçın yerine, değerli taşlarla donatılmış altından yapılmışını istediğinden şüphem yok, Carvajal... | Open Subtitles | بالتأكيد تود صليباً ذهبياً مرصّع بالجواهر يا (كارفجال)، بدلاً من الفضي الذي فقدته |