"رآه" - Traduction Arabe en Turc

    • gördü
        
    • görmüş
        
    • gördüğünü
        
    • gören
        
    • Gördüğü
        
    • gördüklerini
        
    • gördükleri
        
    • görmemiş
        
    • görmüştür
        
    • görmedi
        
    • görmemişti
        
    • görmediği
        
    • görürse
        
    • gördüğünde
        
    • Gördüklerinden
        
    Hakim Bowen, sistemin herkes yararına çalışmasını sağlamak için görev yapıyor ve bu programı duyduğunda mükemmel uyumu gördü. TED الآن، وبالفعل كان القاضي بوين مهمته أن يجعل النظام يعمل للجميع، وعندما سمع بهذا البرنامج رآه مناسبًا تمامًا.
    Büyükanneme inanan ve uyuşturucu çeken köşedeki bakkal bile onun kımıldadığını gördü. Open Subtitles أما بقال الزاوية، الذي منح روايتها الكثير من المصداقية، والذي كان يشم الإيثر، فقد رآه هو أيضا يتحرك
    Onu her geceyarısı bir arabaya binerken görmüş ve yakından takip etmiş. Open Subtitles رآه يصعد سيارة غريبة كل ليلة في منتصف الليل وتبعه عن قرب
    Bir polis geçerken onu dışarıda elinde hazır bir balina yağı şişesiyle görmüş. Open Subtitles كان هناك شرطيٌ يمر بالمنطقة رآه يعد عددًا من زجاجات مملؤة بزيت الحوت
    O iki cinayetin görgü tanığı ve ne gördüğünü bilmek istiyorum. Open Subtitles وهو شاهد عيان لجريمة قتل مزدوجة وأريد أن أعرف ما رآه.
    Bana ondan haber verecek birini bulmalıyım onu gören, onunla karşılaşan biri. Open Subtitles يجب أن أجد شخصاً يخبرنى عنه شخصاً قد رآه شخصاً قد قابله
    Ne gördü bilmiyorum ama insan değildi. Open Subtitles أنا لا أعرف ما الذى رآه ولكنه لم يكن لصا
    Katılıyorum. Ama fotoğrafları gördü ve yeri beğendi. Open Subtitles أوافقك الرأي، لكنه رآه في الصور وأعجبه المكان
    Ne gördü ya da duydu bilmiyorum ama savaşla kafasını fena halde bozdu. Open Subtitles نهاد، أنا لا أعرف ما رآه أو سمع بدأ حرب مجنونة
    Babam onu ona ihanet eden herkesle birliklte kapalı toplantılarda görmüş. Open Subtitles رآه أبي يعقد اجتماعات سريّة مع كلّ من خانوه في النّهاية
    Bir süre önce bazılarınızın da görmüş olabileceği bir video gördüm. TED منذ فترة قصيرة، رأيت هذا الفيديو الذي ربما رآه بعضكم
    - Kıl torbası, nehir yoluna doğru giderken görmüş. - Kontrol edin! Open Subtitles ـ شاغباغ رآه يتجه نحو طريق النهر ـ حوِّل
    Birisi onun yaptığını gördüğünü söyledi. Open Subtitles أنافقطأعتقدأنهمذنب. أعني، شخصٌ ما رآه وهو يفعل ذلك.
    Çünkü Adams adında bir adam orayı bir kez görmüş, en azından gördüğünü söylemiş. Open Subtitles كان ذلك لأن رجل يدعى آدمز رآه مرة واحدة أو هكذا قال
    Root gözlerden uzak olmalı. Onu gören olursa oyun biter. Open Subtitles لا بد أن يبقى مختفيا ان رآه أحد تنكشف الخدعة
    Yoldan geçerken olayı gören kişinin dediğine göre, hayatı için çırpınarak yanan dev bir sigara gibi bir şeymiş. Open Subtitles أية شهود ؟ أول شخص في المشهد كان يعبر من هناك ووصف ما رآه كسيجارة عملاقة تحترق وتهرب لنجاتها
    Ben tanıyorum. Gördüğü şeyin gerçek olduğunu bilmek itibarının geri gelmesine yardımcı olabilir. Open Subtitles إذا علم أنه ما رآه كان حقيقياً، فقد يساعده ذلك على إستعادة كرامته.
    Ama ayaklarını ateşe yaklaştırınca o gece gördüklerini bülbül gibi şakıdı. Open Subtitles لكن حينما هدّدناه، قام بالإعتراف حول ما رآه في تلك الليلة.
    Sonradan anlaşıldı ki gördükleri tam olarak orada olanlar değildi. Open Subtitles وإتضح لاحقا أن ما رآه ليس هو بالضبط الموجود هناك
    - Herkes soruyor. Kimse görmemiş adamı. Anlaşılan sen de. Open Subtitles ولكن لا أحد رآه على الرغم من ذلك بما فيهم أنت، كما يبدو
    - Bir şey yok. Boş. - Belki kaçarken biri görmüştür. Open Subtitles لا شئ هناك, انه فارغ ربما هناك من رآه وهو يهرب
    Onu aslında hiç görmedim. Hatta kimse görmedi. Uzun zamandır kimse. Open Subtitles لكنّي لمْ أرَه في الواقع ولا أحد رآه منذ سنوات عديدة
    Çocuk, yarı insan, yarı uzaylıydı dünya daha önce böyle bir şey görmemişti. Open Subtitles الطفل , انه جزء بشرى وجزء فضائى لم يشبه شيئاً رآه العالم مسبقاً
    Daha önce kimsenin görmediği kendine has bir tarzı vardı. Open Subtitles كان لديها أسلوبها الخاص، والذي لم يسبق وأن رآه أحد
    Root etrafta gözükmemeli. Biri onu görürse oyun biter. Open Subtitles يجب ان يبقى بعيداً عن الانظار إن رآه احد انتهت اللعبة
    20. yüzyılda, Heiberg gördüğünde çok daha kötü durumdaydı. TED أصبح في أسوأ حالة في القرن الحادي والعشرين بعد أن رآه هايبرغ.
    Onunla sabah konuştum. Bana defteri gösterdi. Gördüklerinden o kadar etkilenmiş ki, sana kendi göstermek istiyor. Open Subtitles لقد كان مبهور بما رآه,وأراد أن يريكى هذا بنفسه

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus