| Bu kadar yetenekli olan, şimdiye kadar gördüğüm ikinci kişi. | Open Subtitles | أنه ثاني شخص رأيته في حياتي يمتلك مثل هذه المهارات |
| Önemsiyordu, ya da en azından gördüğüm en iyi önemsemiş takdilini yapıyordu. | Open Subtitles | او على الاقل ادى افضل تقليد لشخص يهتم فعلاً رأيته في حياتي |
| Affedersin dostum ama bu hayatımda gördüğüm en gülünç uyuma kıyafeti. | Open Subtitles | آسف يارفيق ، ولكن هذه أسخف ثوب نوم رأيته في حياتي. |
| Tamam,çocuklar. Hayatımda gördüğün en hoş adamı az önce gördüm. | Open Subtitles | يا فتيات، لقد رأيت لتوي أظرف شاب رأيته في حياتي |
| Kertenkele Adam, sanırım kendisini Kaptan Kirk ile dövüşürken görmüştüm, | Open Subtitles | رجل سحلية ، أعتقد أني رأيته في معركة كابتن كيرك |
| Yıllar sonra onu Arjantin'de gördüm ve düşündüm ki: | Open Subtitles | بعد عدة سنوات رأيته في الأرجنتين واعتقدت: |
| Tüm samimiyetimle söylüyorum ki bu bina gördüğüm en olağanüstü yapı. | Open Subtitles | حسناً، بكل صدق، هذا اجمل بناء رأيته في حياتي على الاطلاق |
| Sadece 12 yaşındayım ama hayatım boyunca gördüğüm en üzücü sahneydi. | Open Subtitles | انا في الثانية عشر ولكن هذا اتعس شيء.. رأيته في حياتي |
| Bu muhtemelen gördüğüm en kötü ve en muhteşem şey. | Open Subtitles | عجباً، هذا على الأغلب أسوأ وأروع شيء رأيته في حياتي. |
| Frank Russakoff bir insanda gördüğüm belki en kötü depresyona sahipti. | TED | لقد عانى فرانك روساكوف من ربما أسوأ اكتئاب قد رأيته في حياتي. |
| Hayatımda gördüğüm en derin kırmızı su altında yaşar. | TED | اللون الأحمر القاني الأكثر عمقًا الذي رأيته في حياتي يوجد تحت الماء. |
| Bir arkadaşım 'Şu ana dek gördüğüm farkındalığı en yüksek bebek' dedi. | TED | قال أحد الأصدقاء " أنها أكثر طفل منتبه رأيته في حياتي " |
| Son on yıldır gördüğüm en büyük kayıpsın. | Open Subtitles | أنت كالشيء الظاهر المفقود الذى رأيته في عشر سنوات |
| Maalesef. 2. katta gördüğüm adam bunlardan hiçbirine benzemiyor. | Open Subtitles | .. لا، علي الأقل الشخص الذي رأيته في الطابق الثاني لايبدو مثل أي من هذه الصور .. |
| Efendim, üniversite bursu için bugüne dek gördüğüm en iyi aday. | Open Subtitles | سيدي، هي أفضل مرشح لزمالة رأيته في حياتي. |
| Artık orada gördüğün şeyler ya da yaptığın konuşmalar delil sayılamaz! | Open Subtitles | ما رأيته في مدرسة الفنون , والحوارات بينكما كل شيء إنتهى |
| Partide o da vardı. Onu geçen hafta kızları bıraktıkları ambarda görmüştüm. | Open Subtitles | كان في الحفلة, رأيته في المستودع حيث أحضروا الفتيات في الأسبوع الماضي |
| Hastanede ve olay yerinde de gördüm onu. | Open Subtitles | لقد رأيته في المستشفى وبجوار مسرح الجريمة الأولى. |
| Söyleşilerde kızarmış bir yüzle emlak krizinin önemli olmadığını söylerken görmüş olabilirsiniz. | Open Subtitles | قد تكون رأيته في البرامج الحوارية وجهه أحمر يقول ان الأزمة العقارية ليست أمرا مهما |
| gördün mü, şimdiye kadar gördüğün en iğrenç şey değil mi bu? | Open Subtitles | ارايت؟ اليس ذلك أكثر شيئ مقرف رأيته في حياتك؟ |
| Onu Yugoslavya'da gördüm. Çok çaresizdi. | Open Subtitles | رأيته في يوغوسلافيا، ولكنه كان لا فائدة منه |
| Hayır, çoğu zaman gördüm,ve şu anki gibi hissettim. | Open Subtitles | لا؟ رأيته في أغلب الأحيان وأنا أشعر بالضبط مثل الآن |
| tanıdığım en talihsiz çocuk. | Open Subtitles | أنه أسواء طفل غير منظم , رأيته في حياتي. |