Ta ki aynı bizim gibi, bizim eşsiz bir kokumuzun olması gibi, sivrisinek larvalarının da oldukça eşsiz bir kokusu olduğunu keşfedene kadar. | TED | أنها مثلنا تماما، فكما لدينا رائحة مميزة فليرقات البعوض أيضا رائحة مميزة جدا. |
Yalnızca güçlü bir kokusu olan cevizli turta yermiş. | Open Subtitles | هو يأكل فقط فطيرة الجوز التي تملك رائحة مميزة |
Durabiliyorsan ondan uzak dur. Çok fena bir kokusu vardır. | Open Subtitles | إبقى بعيداً عنه بقدر إستطاعتكِ فلديهُ رائحة مميزة للغاية |
O uyurgezerliğe başladı ve ben özel bir koku hissettim. | Open Subtitles | لقد بدأ السير أثناء نومه، ووقتها لاحظت رائحة مميزة للغاية. |
Balığın rengi kırmızıya döner ve özel bir koku oluşur. | Open Subtitles | أجل, هذا يحول السمكه إلى اللون الأحمر الأرجواني و يعطيها رائحة مميزة |
Herkesin kokusu farklıdır. | Open Subtitles | كل شخص لديه رائحة مميزة |
Belanın kokusu farklıdır. | Open Subtitles | للمشاكل رائحة مميزة . |
*Osteosarkom. Gayet belirgin bir kokusu var, değil mi? | Open Subtitles | السرطان العظمي ، له رائحة مميزة ، أليس كذلك ؟ |
Bileşeninde çok karmaşık kimyasalların karışımı var. Bu yüzden çok farklı ve lüks bir kokusu var ve Procter and Gamble şirketinin bir ürünü olarak kitle iletişim araçlarıyla çok fazla reklamı yapılıyor. | TED | حيث يتكون من مواد كيميائية معقدة لذلك يمتلك رائحة مميزة وكونه أحد منتجات شركة بروكتل و قامبل تم عمل له الكثير من الإعلانات |
Kızıl saçlıların kendilerine özel bir kokusu vardır. | Open Subtitles | ذوات الشعر الاحمر يملكن رائحة مميزة |
Betonun kendine has bir kokusu var. | Open Subtitles | بالأسمنت رائحة مميزة |
Belli bir kokusu var. | Open Subtitles | إنّها رائحة مميزة جداً |
Gerçekten rahatsız edici bir kokusu var. | Open Subtitles | لديه رائحة مميزة فعلا |
Onu hiç fark etmedim ama çok keskin bir kokusu vardı. | Open Subtitles | و لكن لديه رائحة مميزة |