Apophis'ten kaçmak... ..ve onunla savaşmaya başlamak sağlam ve içten bir kişiliği gösteriyor. | Open Subtitles | و تقوم بمحاربته فهذا يعبر عن شخصية ذات إيمان راسخ |
Öyle sağlam bir inançları olur ki insanoğlunun gücüne inanmadan önce Tanrı'ya ve Tanrı'nın gücüne inanırlar. | Open Subtitles | فهم يتحرّكون بإيمان راسخ فهم يؤمنون بالله في قوة الله |
sağlam bariz bir kanıta ihtiyacım var. | Open Subtitles | ما أحتاحه هو دليل راسخ لا جدال فيه |
Kahraman olmak için yok edilemez olmana gerek yok. | Open Subtitles | لا تحتاج أن تكون راسخ لتصبح بطلاً |
Bu durum üzerine hepinizden Tanrı'ya olan yok edilemez inancımızın sapasağlam ayakta olduğunun bilinciyle dağılmanızı, evlerinize dönüp silahlarınızı bırakmanızı rica ediyorum. | Open Subtitles | ولذلك ، أطلب منكم أن تذهبوا لبيوتكم وتتركوا اسلحتكم! موقنين أن إيماننا راسخ |
Demir Gölge'nin kemeri onun çakra enerjisini kullanan yok edilemez bir metalden yapılmıştır. | Open Subtitles | حسنًا، حزام (الظل الحديدي) مصنوع من معدن راسخ يسخر طاقة (الشاكرا) الخاصة به |
İstikrarlı, sağlam sadık, dünyaya bağlı bir hayvan. | Open Subtitles | هائج , راسخ مخلص , متعلق بالأقدار |
Şirket, Edward ile sağlam temeller üzerinde duruyor. | Open Subtitles | بوجود (إدوارد) أصبحت الشركة في وضع مالي راسخ الآن |
- sağlam adammış. - Öyleydi. | Open Subtitles | يبدو أنه كان رجل راسخ - نعم - |
Dağ gibi sağlam. | Open Subtitles | راسخ كالجبل |
Çok sağlam bir diz çökmeydi Gregory. | Open Subtitles | هذا جثو راسخ يا (غريغوري). |
Kara Kazan'ın yok edilemez olduğunu bilmiyorlar mı? | Open Subtitles | ألا يعلمون أن القدر راسخ |
Sana yok edilemez olduğumu söylememiş miydim? | Open Subtitles | الم اخبرك من قبل انني راسخ ؟ |