Amerikalıların üçte birinin hayatlarından memnun olmadıklarını biliyor muydunuz? | TED | هل تعلم أن ثلث الأمريكيين غير راضين عن حياتهم في الوقت الحالي؟ |
Görebiliyordum ki benden memnun değillerdi, yine de devamında ne yapacakları hakkında fikrim olmadığını hissettim. | TED | وكنت أستطيع رؤية أنهم لم يكونوا راضين عني، ولكنني شعرت أنه لم تكن لدي أية وسيلة لمعرفة ما كانوا يريدون فعله بعد ذلك. |
Geçmişte bizim için adam öldürdüğünde de senden hep memnun kaldık. | Open Subtitles | عندما كنت تقتل لنا في الماضي كنا دائماً راضين وهذا سبب وجودنا اليوم |
Bu, ben bilinci açıklamaya çalıştığımda birçok insanın Tatmin olmamış ve şüpheci kalması anlamına gelir. | TED | هذا يعني أن الكثير من الناس فقط تركوا غير راضين تماما و بميولي للشك عندما أحاول تفسير الإدراك |
Araştırmasında, insanların mahkeme kararlarından hakim aleyhlerine karar vermiş olsa bile kendilerine onur ve saygıyla davranıldığını hissettiklerinde Tatmin olacaklarını ortaya koydu. | TED | استنتج في بحثه أن الناس سيكونون راضين بحكم القاضي، حتى ولو كان الحكم ضدهم، إذا لمسوا معاملة منصفة وبكرامة وباحترام. |
Ve bir gün hoşnut olacağımız bir noktaya ulaşacağımızı, asla sorgulamadım. | TED | لم يسبق لي أن شكّكت في ذلك يوما ما، سنصل إلى مرحلة سنكون فيه راضين. |
Kafamızı kullanalım, insanların memnun olmadığı söyleniyor. | Open Subtitles | ان انتيل هناك في الخارج ويقولون ان الناس ليسوا راضين |
Jefe, Ruslar burada ve teslimattan memnun değiller. | Open Subtitles | سيدي , الروس هنا وهم غير راضين عما أخذوه |
Öyle görünüyor ki pek çok kişi Fred'in sattığı balıktan memnun değil. | Open Subtitles | أنا تم طرح حولها. يبدو الكثير من الناس كانوا غير راضين عن السمك الذي كان يبيع. |
Muhasebe bölümü de memnun, böyle çalışmaya devam et. | Open Subtitles | لنبسّط الموضوع, الزبائن راضين و أيضاً قسم الحسابات , واصل عملك الجيّد |
Eh doktor, hastalarına durumlarından memnun değillerse, gitmekte serbest olduklarını söyle. | Open Subtitles | حسنا أيتها الطبيبة، أخبري مرضاكِ أنهم اذا كانوا غير راضين فلهم الحرية في المغادرة |
İnsan tarafı toplantı istedi. Yeni durum konusunda pek de memnun değillermiş. | Open Subtitles | البشر دعوا لاجتماع ليسوا راضين عن الوضع الراهن |
Evet, evet, onun temsilinden pek memnun değiller. | Open Subtitles | نعم، نعم، انّهم ليسوا راضين عن تمثيلها إياهم |
Elbette cemiyetin şu anki halinden bazı insanlar memnun değiller ve tepedekileri sarsmak istiyorlar. | Open Subtitles | وفي الوقت نفسه، أوقن أن البعض غير راضين بالوضع الحاليّ للاتّحاد، أو أنّهم يريدون إعادة هيكلة القيادة. |
Buraya kapanmanıza izin vermiştim çünkü sizi yatıştırıyor ve memnun ediyordu. | Open Subtitles | سمحت لكم بالإختباء هنا لأن هذا يبقيكم متجمعين و راضين |
XHP' ler senindir. Çalışmamdan memnun değillerse, artık benim yapabileceğim bir şey yoktur. | Open Subtitles | إكس آيش بي" لك، إن كانوا" غير راضين عن العمل الذي قمت به |
Marketteki diğer vejetaryen yiyecekleri bizi Tatmin etmedi. | Open Subtitles | لم نكن راضين عن الوجبات النباتية ..الموجودة في الأسواق |
Tatmin olmadıkça bu sandığı vermeyeceğiz. | Open Subtitles | لن نتخلى عن هذا الصندوق إلا لو كنا راضين |
Neden insanlar var olanla Tatmin olmazlar? | Open Subtitles | لمـا لا يستطيع الناس بأن يكونوا راضين بطريقة سير الأمـور؟ |
Ve sonra aldığım şeyleri çaldın ve o konuda gerçekten hiç hoşnut değilim. | Open Subtitles | وبعد ذلك قمت ببعض التسوق بلدي، وأنا حقا غير راضين عن ذلك. |
İnsanlar bunları okuyor. Bu, onları gerçek hayatlarında mutsuz yapıyor. | Open Subtitles | تجعل الناس التي تقرأها تعساء وغير راضين عن حياتهم الخاصة |
Müşterilerimiz bizden oldukça memnundurlar. | Open Subtitles | عملائنا يميلون إلى أن يكونوا راضين جدا معنا |