Belki de sana söylememeliydim ama her şeyi söyledim artık. | Open Subtitles | ربما لا ينبغي لي أن أخبرك وأنا أفهم هذا تماما |
Ama Belki de bu kadar ızdırab dolu olması gerekmez: eğer baştan beri bu olayın olağandışı niteliğinin kendinden geldiğine inanmadıysan, bunun sadece hayalinin | TED | لكن ربما لا ينبغي أن تكون مليئة بالكرب إذا لم تكون مؤمناً في الأصل، بأن أكثر الجوانب غير الإعتيادية لك تأتي منك. |
Belki de bunu söylememeliyim ama hata yaptığımı düşünüyorum bazen. | Open Subtitles | ربما لا ينبغي أن أقول هذا لكن في بعض الأحيان أفكر بأنني ارتكب خطأ |
Gerisini anlatmasam daha iyi. | Open Subtitles | حسنا، أنا ربما لا ينبغي أن أقول لكم بقية. |
-Hey dostum, muhtemelen bunu yapman gerekmiyor. | Open Subtitles | هآآى، يارجل، ربما لا ينبغي عليك فعل ذلك. |
Bazen Belki de beraber olmamalıymışız gibi geliyor. | Open Subtitles | أحياناً أفكر بأنه ربما لا ينبغي أن يكون وضعنا هكذا |
Belki de annem haklıydı. Belki artık futbol oynamamalıyım. | Open Subtitles | ربما أمي على صواب ربما لا ينبغي أن ألعب كرة بعد الآن |
Bak. Belki de senin üstüne çok gittim. | Open Subtitles | نظرة، ربما لا ينبغي لي أن تم من الصعب جدا عليك. |
Belki beraber gitmek gibi bir plan yapmamalıyız. | Open Subtitles | ربما لا ينبغي علينا التخطيط كأننا سنواصل المضي سويةً |
Belki de bunun gibi günler çok da kötü olmak zorunda değildirler. | Open Subtitles | ربما لا ينبغي أن تكون هذه الأيام بهذا السوء |
Belki ben de habersiz sana uğramamalıyım. | Open Subtitles | ربما , لا ينبغي عليّ أن أتي بدون اعلان مسبقا |
Bu gece bana Belki de fabrikayı tekrar kurmamamız gerektiğini söyledi. | Open Subtitles | الليلة قال ربما لا ينبغي لنا إعادة بناء المصنع |
Üç ay sonra boşanmışlardı. Esasında, Belki de giymemeliydim. | Open Subtitles | تطُلّقوا بعد ثلاثة أشهر. في الواقع , ربما لا ينبغي لي أن ارتدي ذالك. |
Kafamın içindeki, susturamadığım bu sesin sürekli olarak Belki de yapmamam gerektiğini söylemesi. | Open Subtitles | بسبب أنني لا أستطيع تجاهل الصوت .. الذي أسمعه في عقلي الذي لا ينفك يقول ربما لا ينبغي عليّ القيام بذلك |
Evet, Belki de kokaini çektiğinde aptalca davranmamalısın. | Open Subtitles | أجل، ربما لا ينبغي لك أن تثب عندما تكون تحت تأثير الكوكايين. |
Aslında ben de düşündüm de, Belki de bu akşam çıkmasak iyi olur. | Open Subtitles | لقد كنت أفكر ربما لا ينبغي علينا الذهاب الليلة |
Ancak Belki de yargılamak için bu kadar acele etmemeliyiz. | Open Subtitles | ولكن ربما لا ينبغي لنا أن نكون سريعي الحكم |
Belki de ayni anda yürüyüp okumamalisin. | Open Subtitles | ربما لا ينبغي عليكِ المشي و القراءة في نفس الوقت |
O zaman, Los Angeles'ın üzerinde uçurmasaydı daha iyi olurdu. | Open Subtitles | ربما لا ينبغي له أن يكون جوية أكثر من لوس انجليس , ثم. |
Bu kadar üzülmemen lazım, sağlığın için iyi değil. | Open Subtitles | ربما لا ينبغي عليك ان تغضب هذا ليس جيداً لك |
Çünkü, eğer o kurmamızı istiyorsa muhtemelen kurmamalıyız, görünüşe bakılırsa | Open Subtitles | لأنه إذا كانت تريد مننا ان نفعل ذلك فإننا ربما لا ينبغي أن نفعله ، السبب على ما يبدو هو .. |
Seni götürürdüm, ama muhtemelen araba sürmemem gerekiyor. | Open Subtitles | أود أن يرافقني، ولكن ربما لا ينبغي لي أن تدفع. |