Senin kızın olmadığımı anlar anlamaz, öylece basıp gittin. | Open Subtitles | لذا حالما أكتشَفت بأننَي لم أكنُ لكَ أنتَ رحلتَ |
Senin kızın olmadığımı anladın ve gittin. | Open Subtitles | انت عَرفتَ بأنني لم أكُن لكَ و أنتَ رحلتَ |
Ne hissetmeni istediğini bilmiyorsun ki. Çıktın gittin. | Open Subtitles | لا تعرف حتّى ما تريدكَ أن تشعر به، رحلتَ ببساطةٍ |
Ama fesih bildirimi yapmadan buradan gidersen... tavsiye mektubuna veda edebilirsin. | Open Subtitles | ولكنك لو رحلتَ من هنا دون إعطائي تقريراً شهرياً أفضل فيمكنك أن تنسى تماماً خطاب التوصية مني |
Hayatına girmene izin verirsem ve sonra gidersen... | Open Subtitles | إذا أدخلتكَ في حياتها، ومن ثم رحلتَ... |
Ve en son sana değişiklik istediğimi söylediğimde Londra'ya gittin. Yüzbaşı'dan. | Open Subtitles | أنني أريد أن اقوم بتغير, رحلتَ إلى لندن. إنه النقيب. |
Ve sonra çekip gittin mi? | Open Subtitles | وهل رحلتَ بكل بساطة؟ |
Sen gittin, Justin... | Open Subtitles | لقد رحلتَ بعيدًا يا جاستن |
Sağır olduğum için mi gittin? | Open Subtitles | هل رحلتَ لأني أصبحتُ صمَّاء ؟ |
Sağır olduğum için mi gittin? | Open Subtitles | هل رحلتَ لأني أصبحتُ صمَّاء ؟ |
Efendi bağını koparmak için Appalaş'a gittin. | Open Subtitles | رحلتَ لجبل (الآبليشن) لكسر رابطة استسيادي لكَ |
- Marş marş. - Bensiz gittin. | Open Subtitles | لقد رحلتَ بدوني. |
Neden gittin? | Open Subtitles | لمَ رحلتَ ؟ |
Bak, eğer şimdi gidersen Jack Pazartesi banka açılmadan önce Montreal'e varabilirsin. | Open Subtitles | أنصت، إذا رحلتَ الآن، يمكنك بلوغ (مونتريال) بحلول موعد فتح المصرف، صباح الاثنين. |