El kitabı yeni öğrenci ücreti diye bir şeyden bahsetmiyordu. | Open Subtitles | لم يكن هناك شئ حول رسوم الطالب المستجد في الكتيّب |
10 dolar başvuru ücreti var. Ama sana bi' kıyak yapabiliriz. | Open Subtitles | في 10 دولار رسوم عشان تدخل بس ممكن نطنشهم عشان خاطرك |
Küçük bir ücret karşılığında, virüsü siteye yükleyebiliyor ve her şey yolunda mı bakabiliyorlar. | TED | مقابل رسوم رخصية، يقومون بتحميل تلك الفيروسات و للتأكد من أن كل شيء على مايرام. |
İstemiyorum ama çoktan kayıt ücretini ödedi. Bir hafta içinde onu bekliyorlar. | Open Subtitles | لا أريد ذلك، لكنه دفع رسوم التسجيل وهم يتوقعون قدومها خلال أسبوع. |
Ödenmemiş kütüphane ücretleri, 15 dolar, borçlar ödenene kadar diplomaya alıkoyuldu. | Open Subtitles | رسوم المكتبة الغير مدفوعة : 15 دولاراً الشهادة محجوزة لحين الدفع |
Böyle gelmeye devam ederseniz salon ücreti ödemek zorunda kalacaksınız. | Open Subtitles | إذا واصلتم القدوم إلى هنا سيتوجب عليكم دفع رسوم الصالة. |
Saat başı 12 kucak dansı, çarpı 3 kız, çarpı 56 saat direk vergisi ve sim geri dönüşüm ücreti. | Open Subtitles | ل 12 رقصة إغراء فى الساعة , مع ثلاث فتيات لمدة 56 ساعة ضريبة عصا الرقص , رسوم إعادة الجليتر |
Artık, O ambulans çağırma ücreti de dahil olmak üzere 60 bin dolar sağlık borcu olan bir evsizdi. | TED | وبعدها بفتره قصيرة أصبح متشردًا وعليه ديون 60000 دولار تكلفة علاج، بما في ذلك رسوم سيارة الإسعاف التي أقلته للمستشفى. |
Yalnızca olayların geri dönüş tarafını düşünecek olsalardı, büyüme için bu rotayı daha önce çözeceklerinden emin olamazdım, çünkü herhangi bir işlem ücreti almıyorlar. | TED | لكن لو فكروا فقط بطريقة فردية حول عوائد الأشياء لهم لم يكونوا ليفهموا أبدًا طريق النمو هذا لأنهم لا يتقاضون جراء أجور رسوم المعاملات |
Dişlerinde o kadar çok köprü vardı ki ne zaman öpmeye kalksam geçiş ücreti ödedim. | Open Subtitles | فتاتي عندها تقويم أسنان كل مرة أقبلها على أن أدفع رسوم |
Halka açık. 10 sent ücreti de ödedim. | Open Subtitles | هذه عبارة لجميع الناس وقد دفعت رسوم العبور |
20 Euroluk yıllık sabit bir ücret alıyorlar. | TED | هم يتقاضون فقط رسوم صيانة شقة سنوياً بمقدار 20 يورو |
Gene de dünyadaki pazar güçleri arayıp belirli bir ücret karşılığında rüşvetle mücadele eden bir servis kurmadılar. | TED | ولكن قوى السوق حول العالم لم تقم أي خدمة تستطيع بها الإتصال ودفع رسوم , و مكافحة الحاجة إلى رشوة |
Daha iyi sonuçlar alma fırsatları oldu çünkü risk sermayesinin aldığı komisyon ücretini kaldırdık. | TED | حظوا بفرصة تحصيل عائدات أكبر، لأننا أبعدنا رسوم الوسطاء من رأس المال المُجازف. |
Kumarhane ruhsatının ücretini bile değil, ki bunu bence siz ödemelisiniz. | Open Subtitles | و لا حتى رسوم رخصة القمار التي سأقدر لك صنيعك لو دفعتها شخصياً |
Yine yanlış. 6 buçuk yıl önce Stckholm'da sıkışıklık ücretleri tanıtıldığından bu yana, temel olarak hala aynı düşük trafik seviyesine sahibiz. | TED | ايضا خطأ. انها الان ست سنوات ونصف منذ استحداث رسوم الازدحام في ستوكهولم ومازالت نسبة انخفاض حركة المرور منخفضة. |
Fiyatları zaten yeterince yüksek bir de üstüne bir tanecik meyve için de ekstra para almıyorlar mı? | Open Subtitles | أسعارهم باهظة لنبتدأ بها, ومع ذلك هناك رسوم إضافيّة لقطعة فاكهة واحدة؟ |
Tüm masrafları ben karşılarım-- yemek, oda, giriş ücretleri. | Open Subtitles | سأقوم بتغطية جميع التكاليف . الطعام ، الفندق ، كل شيء رسوم الدخول ، كل شيء |
Çok harika yaptınız bunu! Burada durup, giriş parası istersiniz! | Open Subtitles | لقد قمتِ بعمل جيد هنا وبقدر ما يهمني الامر , بإمكانك ان تعيشي هنا , واحتسبي رسوم دخول |
Bu bir çizgi film olsaydı, çoktan ete dönüşmüştük ikimizde. | Open Subtitles | لو كانت هذه رسوم متحركة لأصبحت خنزيرا الآن |
Aslında, hepsi sıkışıklık ücretlerini baştan beri sevdiklerinden eminler. | TED | انهم في الحقيقة وبكل ثقة كانوا مع فرض رسوم الازدحام منذ البداية |
Ama seninle daima kalacak tek şey buradaki ve kanımızı satmamız gerekse senin okul harcını ödemek için satarız. | TED | لكن الشيء الذي يبقى دائـــــما معك ما هو موجود هنا فإذا كنا مضطرين لبيع دمنا حتى ندفع رسوم المدرسه فسنفعل |
Kasırgaların en çok vurduğu ülkelerden yüzlerce öğrenciye okul harcı, oda, yemek ve az miktarda cep harçlığını kapsayan bir burs verildi. | TED | رسوم الدراسة، المسكن والمأكل، ومبلغا زهيداً كانت تقدم للمئات من الطلبة من البلدان الأشد تضرراً من العواصف. |
Bolivya kararlıydı günde $2 dolar ile yaşayan ailelerin gelirlerinin dörtte birine kadarını şirketlerin su bedeli olarak talep etme haklarını savunmaya. | Open Subtitles | الدفاع عن حق المؤسسات لتكليف رسوم المعيشة للأسرة لدولارين يوميا بقدر ربع دخلهم للماء. |
İster inanın ister inanmayın ama sadece harçlarımızı değil ayrıca formamızın parasını ve yemek için cep harçlığımızı verdi. | TED | حسنا، صدقوا أو لا تصدقوا، لم يدفع لنا رسوم المدرسة فحسب ولكنه دفع أيضًا رسوم الزي المدرسي ومصروفًا جيبيًا للطعام. |
Tüm farklı materyaller, tüm farklı stiller, tüm farklı zamanlar. Taslak defterlerindeki çizimler, Roma'nın ayrıntılarına bakma. | TED | كل المواد المختلفة,كل الاساليب المختلفة, كل الازمنة المختلفة. رسوم من كراسات الرسم , النظر الى تفاصيل من روما. |
Bir keresinde bir polis robot çizim sanatçısından ders almıştım. | Open Subtitles | أجل، لقد أخذت دروساً ذات مرة من فنان رسوم تخطيطية شرطي. |