Üzgünüm ama, hiçbirşey iyi değilken, iyiymiş gibi davranmak hiç sağlıklı değil. | Open Subtitles | أَنا آسفُ، لَكنَّه لَيسَ صحّيَ للإِسْتِمْرار بالإدِّعاء ذلك كُلّ شيءِ رفيعُ عندما هو لَيسَ. |
İkisi biraz yalnız kalmak istiyorsa, sorun değil. | Open Subtitles | الآن، عقب خارج، فرايزر. إذا هذه الإثنان wanna يَكُونُ لوحده سوية، ذلك رفيعُ. |
Benim tipimden hoşlanmıyorsun, sorun değil. | Open Subtitles | أنت لا تَحْبُّ أسلوبَي. ذلك رفيعُ. |
Bunu istemiyorsun değil mi? | Open Subtitles | ذلك رفيعُ. الإنتظار في الدقيقة... |
sorun değil çünkü ben taşınmayacağım. | Open Subtitles | ذلك رفيعُ لأن l'm لا يَتحرّكُ. |
sorun değil. | Open Subtitles | أوه، ذلك رفيعُ. |
Tamam. sorun değil. | Open Subtitles | - حَسَناً، ذلك رفيعُ. |
Yo, önemli değil. | Open Subtitles | لا، ذلك رفيعُ. |
sorun değil. | Open Subtitles | ذلك رفيعُ. |
sorun değil. | Open Subtitles | لا، ذلك رفيعُ. |
Gerçekten sorun değil. | Open Subtitles | هو رفيعُ جداً. |
sorun değil. | Open Subtitles | ذلك رفيعُ. |
sorun değil... | Open Subtitles | ذلك رفيعُ. |
sorun değil. | Open Subtitles | ذلك رفيعُ. |
Kanda sorun yok. | Open Subtitles | إنّ الدمَّ رفيعُ. |