Lincoln'un kucağında nikotin bantları ile kaplanmış, göğsünde bir tabela varmış. | Open Subtitles | مستلقياً في ساحة لينكولن مغطى بـ رقع النيكوتين مع إشارة على صدرك |
Bu nikotin bantları öldürücü. | Open Subtitles | رقع النيكوتين هذه فقط قاتلة. |
Uzun zamandır yama yapıyoruz, borudan çok yama var burada. | Open Subtitles | كنا نستخدم الرقعة لمدة طويلة لدينا الآن رقع أكثر من أنابيب |
Bu gece, nikotin bandı kullanacağız. | Open Subtitles | سنستخدم جميعاً الليلة رقع الإقلاع عن التدخين |
Graham yaması yapabiliriz. | Open Subtitles | غراهام رقع نجري أن يمكننا |
Şu, aradığınız adam, hani ceketinde yamalar olan. | Open Subtitles | هذا الرجل الذى تبحث عنه الرجل الذى لديه رقع فى جاكيتته |
Yemin ederim, üyelere özel ceketinin dirseklerine o yamaları ütüyle yapıştırırdı. | Open Subtitles | على اية حال، اقسم بالله انه كان يضع رقع حديدية على مرافق اعضائة لستراتهم لانه |
Deli gibi acıyan deri nakilleri var. Herkes House değil. | Open Subtitles | لديه رقع جلدية مكثفة و التي تؤلم بشدة |
- Korsanların göz bantları mı olur? | Open Subtitles | القراصنة لديهم رقع عين؟ |
Nikotin bantları. | Open Subtitles | رقع نيكوتينِ؟ |
Tüvit ceketlerin kolunda neden yama olduğunu hep merak etmişimdir. | Open Subtitles | دائماً ما أتساءل لمَ هذه السترات بها رقع للكوع |
Eminim, bunu sıcak yama ile onarabilirim. | Open Subtitles | مُتأكّدة أنّ بإمكاني رقع هذا الشيء مُؤقتاً. |
yama setini çıkar! | Open Subtitles | أحضر معدات رقع الإطار. |
- Ve ben de sana birkaç tane göz bandı olan film getirdim. | Open Subtitles | ولكن اعتقدنا أنه لايضر وأنا أحضرت لك مجموعة من رقع العين تتميز بالفتحات من تجميعي |
Şimdi, kafein bandı bulamadım ama akıl çalıştırıcı kafein fitili diye bir şey buldum. | Open Subtitles | لم أستطع إيجاد رقع الكافين ولكني وجدت ما يسمى بـ "لبوس الكافين "لتوسيع آفاق العقل |
- bandı olan var mı? | Open Subtitles | -هل لديك أية رقع عجلات ؟ |
Graham yaması yapabiliriz. | Open Subtitles | يمكننا أن نجري رقع غراهام |
Britanya adalarının hemen dışında milyonlarca fitoplankton üst üste gelerek denizde yeşil yamalar oluşturmuşlar. | Open Subtitles | ،قبالة الجزر البريطانية تلطخت رقع كبيرة من البحر بنور أخضر يصدره ملايين الملايين من العوالق تُعرف بالوهج |
Omuzlarında ve dirseklerde deri yamalar vardı. | Open Subtitles | عليه رقع جلديه فى الأكتاف و المرافق |
Yemin ederim, üyelere özel ceketinin dirseklerine o yamaları ütüyle yapıştırırdı. | Open Subtitles | على اية حال، اقسم بالله انه كان يضع رقع حديدية على مرافق اعضائة لستراتهم لانه |
Çok acıyan deri nakilleri var. | Open Subtitles | لديه رقع جلدية مكثفة و التي تؤلم بشدة |