Eserimi müze küratörüne göstereceğim gece. | Open Subtitles | هذه هي الليلة التي سأظهر بها عرضي لأمناء المتحف و الموظفين. |
Sonuçlar çıkınca uymadıklarını göstereceğim. | Open Subtitles | وعندما أحصل على النتائج، سأظهر لك أنّهما لا يتطابقان. |
Kim olduğumuz hakkındaki gerçeği bilmek istiyorsanız, size göstereceğim. | Open Subtitles | إذا كنتم ترغبون بمعرفة حقيقتنا سأظهر لكم ذلك |
Aynı gün, elimde çanta, kimliğimi ve şirketin kağıtlarını göstererek parayı çekmek için ortaya çıkacağım. | Open Subtitles | في اليوم نفسه سأظهر في بيلز بالهوية الصحيحة وسأجرى المعاملة ليتم السحب |
Beni bıraktıkları an canlı yayına çıkacağım. | Open Subtitles | سأظهر على الهواء مباشرةً به حالما يسمحون لي بالخروج |
Benim sosisi sitende bile gösteririm. | Open Subtitles | حتى أنني سأظهر عضوي الذكري على موقعك الإلكتروني |
Eğer birisi koridorda yanıma yaklaşırsa ve yanıma oturacakmış gibi gelirse, ...kutsayan gülümsememle ona hemen, ..."İsa" şapkamı göstereceğim ve "Merhaba, arkadaşım" diyeceğim. | Open Subtitles | لذا إذا اقترب أحدهم مني و بدا أنه سيجلس سأظهر له قبعة المسيح |
25 ila 30 dakika arasında, bunun ne demek olduğunu sana göstereceğim. | Open Subtitles | وبعد 25 إلى 30 دقيقة سأظهر لكِ كم يعني لي هذا |
Ben size gerçeklerin yerine, güvenilmez tanıklar işe yaramaz adli tıp bilgisi ve duygusal şeyler göstereceğim. | Open Subtitles | سأظهر لكم شهود غير موثوقٍ بهم عالم شرعي كسول .نداءات عاطفية بدلاً من الواقعية |
Elbette ki minnettarlığımı sana daha resmi bir şekilde göstereceğim. | Open Subtitles | بالطبع، سأظهر امتناني لك بأكثر من طريقة رسمية |
İngiltere'ye liderlerinin acımasız zeki ve güçlü olduğunu göstereceğim. | Open Subtitles | سأظهر لأنكلترا بأن قائدتهم قويه مقدامه وشجاعه. |
Halkına, Naip Vekili'nin oğlun olmadığını göstereceğim. | Open Subtitles | سأظهر لشعبك أن نائب وصي العرش ليس ابنك ولم يكن كذلك قط. |
Bir sonraki filmi çekiyoruz, size minnettarlığımı göstereceğim. | Open Subtitles | حين يعرض التصوير التالي سأظهر لك تقديري |
Beni rahatsız eden herkese pasaportumu göstereceğim. | Open Subtitles | سأظهر جوازي عندما يزعجني أحدهم |
Bu sabah TV ye çıkacağım. | Open Subtitles | سأظهر في الأخبار المباشرة هذا الصباح |
Evliliklerini düzeltirsem, Oprah'ya çıkacağım, | Open Subtitles | إن أصلحت زواجهم سأظهر في برنامج أوبرا |
Elbette öyleyim, çünkü yarın televizyona çıkacağım... | Open Subtitles | بالطبع أنا كذلك! لأنني سأظهر على التلفاز غذا! |
Yılbaşı arifesinde Vegas'daki Pelikan Otel'de sahneye çıkacağım. | Open Subtitles | عشيّة السنة الجديدة ، سأظهر للمرة "الأولى بفندق "طائر البجع" في "فيجاس |
Önemli olan şu, televizyona çıkacağım. | Open Subtitles | النقطة المهمة انني سأظهر على شاشى التلفاز . |
Dünyaya dönünce sana gösteririm. | Open Subtitles | سأظهر عندما ترجع الى كوكب الأرض |
Millet! Yine TV'de olacağım. | Open Subtitles | مرحباً ، سأظهر في التلفاز مرة أخرى |
Beni göremezsen etrafta biraz oyalan. ortaya çıkarım. | Open Subtitles | إذا لم تجدينى على الفور فأنتظرى , سأظهر بالتأكيد |