Savaştan kalan mahkumların saatlerini gizlediği yeri gizli tutmalısın. | Open Subtitles | و الذي يجب أن تخبأه حيث خبأ أسرى الحرب ساعاتهم |
Erkekler saatlerini satacak, kızlar da saçlarını. | Open Subtitles | الأولاد سيبيعون ساعاتهم والبنات سيقطعون شعورهم |
Gidebilsem İngiltere'ye hemen giderdim. O büyük saatlerini görmek istiyorum. | Open Subtitles | أود الذهاب إلى إنجلترا في رمشة عيّن أريد النظر إلى ساعاتهم الكبيرة التي يملكونها |
Böylece yarın gece 11'den itibaren saatleri her dakikada birkaç saniye geri kalacak. | Open Subtitles | من 11 مساء ليلة الغد ساعاتهم تزيد بعض أجزاء من الثانية كل دقية |
Ben okuldayken altın saatleri olan şehirli çocuklar bu oyunu çok severlerdi. | Open Subtitles | عندما كنت في المدرسة اولاد المدينة مع ساعاتهم الذهبية أحبوا هذه اللعبة |
Eski saatlerini istiyorum. Ve tedaviye ihtiyaçları var. | Open Subtitles | اريد ساعاتهم القديمه ان تعود ويحتاجون ضمان طبي |
Değerli eşyalarını alın, çocuklar. saatlerini, cüzdanlarını, mücevherlerini istiyorum. | Open Subtitles | اسلبوهم ساعاتهم ومحافظهم ومجوهراتهم |
Her ne kadar seyahat yolcular için birkaç aydan biraz daha uzun sürmüş olsa da, yüksek hız saatlerini yavaşlatacaktır, o kadar ki döndüklerinde, yeryüzünde neredeyse 10 yıl geçmiş olacaktır. | Open Subtitles | رغم أن الرحلة استغرقت أكثرمن بضعة شهور بقليل بالنسبة للمسافرين سوف تُبطئ السرعة العالية من ساعاتهم كثيراً لذلك فعندما يعودون فسيكون قد مر على الأرض عقد من الزمان تقريباً |
Bir şekilde, onların saatleri 50 dakika olarak işliyor. | Open Subtitles | بكيفية ما، ساعاتهم تعدّ بـ 50 دقيقة |
Yani askerlerinin saatleri eş zamanlı? | Open Subtitles | إذا لقد قام جنودك بمزامنة ساعاتهم سويةً |