El yordamıyla saatini arayan bir kadın ise varlığımı hissediyordu. | Open Subtitles | والمرأة المكفوفة التي كانت تتلمس ساعتها وشعرت بوجودي |
Kızım kendi saatini istiyor. | Open Subtitles | ابنتي تحتاج الى ساعتها الخاصة للشطرنج |
İşte burada, ilahi eşeklik... işte bu, oun saati. | Open Subtitles | إنها هنا الآن، الحماقة الكبرى، فهذه هي ساعتها |
Bunu görmek istemezsin. Onun saati seni uyaracaktır. Bu arada göz damlasından nefret eder, iyi şanslar. | Open Subtitles | لن تود رؤية ذلك ساعتها مجهزة لتذكيرك بذلك وهي تكره ذلك لذا أتمنى لك التوفيق هل يعني هذا أنه حان وقت قطرتك؟ |
2 saniyeden fazla bir süre boyunca saatine baktığını farkettim... saatinin dijital olduğunu anlayana kadar. | Open Subtitles | لقد اكتشفت انها نظرت فى ساعتها ثانيتين اطول من اللازم قبل ان تكتشف انها تردتد ساعة رقمية |
Ve o, saatine ilkinde şu şekilde bakmıştı. | Open Subtitles | , uh و، نَظرتْ إليها ساعتها مثل هذه المرة الأولى. |
Audrey'ye biyolojik saatinin ilerlediğinden şikayet ettiği zaman söylemişti. | Open Subtitles | لقد قالت هذا عندما كانت تتذمر ل اودرى بشأن ساعتها البيولوجية تدق |
- Ne demek bu? Muayenehanesinde sinirlenip saatini parçaladın. | Open Subtitles | لقد فقدت مزاجك في مكتبها وحطمت ساعتها |
Daha onu toprağa bile vermediler ve sen onun saatini mi takıyorsun? | Open Subtitles | انهم حتى لم يدفنوها وانت ترتدى ساعتها |
- O da saatini almamı istedi. | Open Subtitles | . لقد أرادتني أن أحضر لها ساعتها |
O yüzden ben de bunun yerine saatini yürüteceğim. | Open Subtitles | لذا ربما سأقوم بسرقة ساعتها بدلا من هذا |
Eğer Emily "big Ben"in saatini çalıştırmasını seviyorsa, | Open Subtitles | لو إيميلي أحبت طريقه ذاك " البيج بن" في قلب ساعتها |
Bu kız içindeki saati neden duymuyor? | Open Subtitles | لمَ لا تسمع تلك الفتاة دقات ساعتها البيلوجية؟ |
Hiç sahip olmadığı bir saati bulmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | كانت تحاول العثور على ساعتها التي لم تكن ترتديها بالتأكيد |
Son bir saati içinde, 21 yıllık ömründe çekmediği kadar acı çekmiş. | Open Subtitles | عانت أكثر في نصف ساعتها الأخيرة مما فعلتهُ إجمالاً في سنواتها الـ 12 السابقة |
Ve onun saçı dökülmeye başlıyor ve onun biyolojik saati harekete geçiyor. | Open Subtitles | ويدأ شعره يسقط و ساعتها البيولوجية تدق لتعمل |
Yaklaşık bir yıl önce biyolojik saati tıklamaya başladı, hem de sesli bir şekilde. | Open Subtitles | منذ عامٍ مضى ساعتها الحيويه تتحرك وأدركت أنها كبرت فى السن |
Lanet saatine baktı ve dedi ki; ...'Tik-tak'. | Open Subtitles | نظرت الى ساعتها وقالت , تيك توك |
saatine ve küpesine dokunuyor. | Open Subtitles | عوضاً عن ذلك, لمست ساعتها... و أذُنها وهذه دلالة على "التـــــلاعب". |
Ama kadın saatine baktı. | Open Subtitles | نعم , ولكنها تتفحص ساعتها |
Bu saatlerde arkadaşın Louisa, saatine bakmaya başlıyor. | Open Subtitles | -لا أعلم قرابة هذا الوقت ستنظر خليلتك (لويزا) في ساعتها |