| bacakları yoktu. Bu çocukların inanılmaz tavırları var. | TED | لم تكن له ساقان. أؤلئك الفتية يملكون من الصفات والسلوك مالايصدق. |
| Kızıl olanın güzel bacakları ve göğsü var. | Open Subtitles | ولكن صاحبة الرأس الأحمر لديها ساقان رائعتان و قوام جميل |
| Bende süpürgeyi alıp tavana vurdum ve birden iki dev bacak tavandan içeri girdi. | Open Subtitles | وبعدها أخذت عصا مكنسة وبدأت أضرب وبعدها ساقان عملاقتان حطمت السقف |
| Araba çarparsa plastik kalça seti, protez bacaklar telefona cevap verebilecek bir maymun yeterli. | Open Subtitles | السيارة حدّها إلى هنا. وركان بلاستيكيان، ساقان بديلتان، وقرد للرد على المكالمات، وأستعيد نشاطي. |
| Seninki gibi bacaklarım olsaydı, mini eteklerle dolaşırdım. | Open Subtitles | لوكانت لدي ساقان مثل التي لديكِ كنتُ سوف ارتدي التنورات القصيرة |
| Hala seni taşıyabilecek bacakların olduğuna siktirip gitsen iyi olur. | Open Subtitles | يجب أن تغرب عن وجهي الآن طالما مازال لديك ساقان تحملانك |
| Vücut ağırlığını taşıyabilen iki tane sağlam bacağı olduğu için. | Open Subtitles | هذا لأن لديه ساقان تعملان قادرتان على حمل جسده بالكامل |
| bacakları çok güçlü olduğu için harika bir maratoncuydu. | Open Subtitles | كان متسابق مراثون رائع .. لأن لديه ساقان قويتان |
| Koları ve bacakları hareket eden, ve gerçek hayvanlarla bir gösteri yaptıracaktık -- | Open Subtitles | ذراعان و ساقان متحركتان و نقوم بمسرح عرائس ...بحيوانات حقيقية و كل شئ |
| Dün gece George'un bacakları nasıl kılsızdı, fark ettin mi? | Open Subtitles | هل لاحظت أن ساقان جورج خالية من الشعر في ليلة البارحة ؟ |
| * bacakları uzun, teni pırıl pırıl, vücudu cezbedici * | Open Subtitles | ساقان طويلتان وبشرة صافية وجسد خُلق للخطيئة |
| Merhaba, Ben Bob Goen, ve bu daMary Hart'ın bacakları. | Open Subtitles | مرحباً. أنا (بوب غوين) وهاتان ساقان (ماري هارت) |
| Ama benim gördüğüm şey; kafamı sarmış, onu sıkıştıran bir çift geniş, güçlü bacak. | Open Subtitles | لكن ما أراه هو ساقان ضخمتان و قويتان تحيطان بعنقي, و تضغطانه |
| Ama benim gördüğüm şey; kafamı sarmış, onu sıkıştıran bir çift geniş, güçlü bacak. | Open Subtitles | لكن ما أراه هو ساقان ضخمتان و قويتان تحيطان بعنقي, و تضغطانه |
| Gövdesi olmayan, iki muazzam taş bacak durur çölün ortasında. | Open Subtitles | "حيث قال " ثمة ساقان عملاقتان لحجر لا جذوع لهما |
| İki ateşli, seksi bacaklar. Uzun, sanki cennete giden yol gibi. | Open Subtitles | ساقان في غاية الإثارة الطريق السلسة للمتعة |
| bacaklar demek. Robinson öğretmişti bana. | Open Subtitles | إنها تعني ساقان روبنسون هو من علمني ذلك |
| Ne uzun bacaklar. | Open Subtitles | -يقول أنها تمتلك ساقان طويلتان |
| Görülmeme umuduyla, insanların arasında saklandım. Ama bir gün geldi bacaklarım çıktı. | Open Subtitles | "اختبأتُ بين البشر آملاً ألاّ أُرى، ولكن في مرحلة ما، نمت لي ساقان" |
| Keşke bacaklarım daha uzun olsaydı da limuzinin boyu kadar uzatabilseydim. | Open Subtitles | أتمنى لو كانت لديّ ساقان طويلتان كي أتمكن من تمديدهما على طول سيارة "الليمو" |
| Embriyoda kol ve bacakların gelişmesi için 22 hafta yeterli. | Open Subtitles | يمكن أن ينمو لجنين ذراعان و ساقان بـ22 أسبوع |
| Herkes gibi senin de bacakların var. | Open Subtitles | لديك ساقان كالجميع أيضاً |
| İki gözü, 10 parmağı ve iki bacağı var. | Open Subtitles | و لديها عينان و عشرة أصابع و ساقان |