Bu durumda seni evde rahatlatacak biri olması için bir neden daha. | Open Subtitles | ولذلك هذا سبب أكبر لكي تحظى بشخصٍ يجعلك تشعرُ بتحسنٍ بالمنزل. |
- İşe dönmek için bir neden daha. Dakikalar ilerliyor. | Open Subtitles | وهذا سبب أكبر لأعود للعمل فالوقت يمضي |
Tekila için bir neden daha. | Open Subtitles | هذا سبب أكبر للتاكيلا |
Tamam, eğer bu doğruysa, onunla buluşmamak için daha çok nedenim oluyor. | Open Subtitles | حسنا , واذا كانت حقيقه إنه سبب أكبر حتى لا أقابله |
Barney'in 12 saatlik ömrü kaldığını düşünen kızın yalandan evlilik teklif ettiği kızdan çok daha fazla sebebi var. | Open Subtitles | الفتاة التي ظنت أنه متبقي له 12 ساعه للعيش لديها سبب أكبر لتكرهه أكثر من الفتاة التي أصطنع التقدم لطلب يدها |
Bunu yapmak için bir sebep daha. | Open Subtitles | هذا سبب أكبر للقيام بذلك الأمر |
Sofie'yle olmam için bir neden daha. | Open Subtitles | وهذا سبب أكبر لأن أكون مع (صوفي). |
İnan bana, panik yapmak için benim senden daha çok nedenim var. | Open Subtitles | و ثِق بي... أنا لديّ سبب أكبر يدفعني للخوف أكثر منك. |
Şimdi, sana açıkça soruyorum herhangi bir adamın kendi adına böyle dehşet dolu şeyler yapılmasına izin veren bir krala karşı ayaklanmak için daha fazla sebebi var mı? | Open Subtitles | والآن أسأل صراحةً هل يحتاج رجل سبب أكبر للإنتفاض ضدة الملك |
Onu yakın tutmak için bir sebep daha işte. | Open Subtitles | -وذلك سبب أكبر لتبقيها قريبةً منكَ |
Kanıtların beni değil Aiden Mathis'i göstermesi için bir sebep daha işte. | Open Subtitles | وهذا يمنحني سبب أكبر للتأكد من أن الأدلة تُشير لـ (إيدن ماثيس) وليس لي. |