"سبيله" - Traduction Arabe en Turc

    • yoluna
        
    • uğruna
        
    • yolunu
        
    • serbest
        
    • yollarımıza
        
    • Bırak
        
    • yolları
        
    • yolumuza
        
    • dairesel
        
    yoluna çıkan ve çıkarlarını sarsan herkesi öldürecektir. Open Subtitles سيقتل كل من يعترض سبيله أكان صالحا أم طالحا
    Ama Camelot'a ait değil. yoluna yalnız giden biri o. Open Subtitles و لكنه لا ينتمى الى كاميلوت لانسلوت رجل يمضى فى سبيله وحيدا
    Onun uğruna tüm yaptıkların için ne kadar minnettar olduğunu göstermek adına bunu almanı istedi. Open Subtitles أرادك أن تحصلي عليه ليبيّن لك مدى تقديره لكلّ فعلته في سبيله
    Şu konuşmanın arasına girmeseler mala vuracak olan yolunu kaybetmiş bir yabancı. Open Subtitles أجل. سائح ضل سبيله قد يركل مؤخرة أحد يسعى لعزلي من الحديث
    O kadar iyi bir konuşmaydı ki Atina mahkemeleri onu serbest bıraktı. TED لقد كان خطابه عظيما لدرجة أنّ المحاكم الأثينية أخلت سبيله.
    Ona parasını ödeyeceğimi söyledim, kendi yollarımıza gideceğiz, bitecek değil mi? Open Subtitles أخبرتـه أنـي سأدفع له نقوده و يذهب كـل منـا لحـال سبيله و هذا كـل مـا بالأمـر
    Herkes kendi yoluna. Open Subtitles إنه الوقت الذي يجب أن يمضي كلٌ منا إلى حال سبيله
    Herkes kendi yoluna. Open Subtitles إنه الوقت الذي يجب أن يمضي كلٌ منا إلى حال سبيله
    İçeri hızlıca alın ve çıkarın. Yaralarına bakıp adamı yoluna gönderin. Open Subtitles ليدخل ويخرج بسرعة، عالجوه وأرسلوه في سبيله
    Bize inanmayı bırakmadıkça bu dünyada uğruna savaşıp ölecek birkaç şey kalmış demektir. Open Subtitles و حتى يأتي اليوم الذي لا أؤمن فيه بذلك فسيكون هناك ما يستحق القتال و الموت في سبيله
    uğruna her şeyden vazgeçtiğin muhteşem bilinmezliği... Open Subtitles المجد المجهول الذي تخليت عن كل شيء في سبيله
    uğruna ölmeye değer bir şey olması gerekiyor. Open Subtitles احرص على أن يكون لديك شيء تموت في سبيله.
    Kusursuz biri değil ama yolunu bulabilen biri. Open Subtitles ليس مثاليًا، لكنّه رجل يجد سبيله لمعالجة الأمور.
    Kusursuz biri değil ama yolunu bulabilen biri. Open Subtitles ليس مثاليًا، لكنّه رجل يجد سبيله لمعالجة الأمور.
    Sen olmadan yolunu kaybetti. Onu görebiliyor musun bilmiyorum. Open Subtitles لقد ضلّ سبيله بدونك، وأجهل إن كان بوسعك رؤيته.
    Bebeğime yaptığından sonra onun serbest kalması için yardım etmem. Open Subtitles لا احتاج لشخص يحاول اطلاق سبيله بعد مافعل بطفلتي
    Onu serbest bırakıp, suçlamalardan vazgeçmeye hazırız. Open Subtitles سندعه يذهب في حال سبيله ونسقط عنه التهم.
    Senin böyle bir olaya göz yumacağını ve küçük bir prosedür yüzünden serbest kalmasına izin vereceğini zannetmiyorum. Open Subtitles لا أستطيع أن أتخيل أنك تريدين أن تقتلي بهاذا الشكل أن يخلى سبيله بسبب خطأ فني
    Siperin doğusundaki her şeyi üçe böldük, ve ayrı yollarımıza devam ettik. Open Subtitles نقسم كل شيء موجود في شرق الخندق بين ثلاثتنا ويذهب كلٌّ منا في سبيله
    - Tobby gidip kolanı bitir ve adamı rahat Bırak. Open Subtitles توبى فقط إذهب وأكمل مشروبك وأتركه لحال سبيله
    İlk romanı bizim tarafımızdan basılmadan önce yolları ayrıldı. Open Subtitles ذهبوا كل منهما في سبيله قبل وقد نشرت الرواية الأولى. من قبلنا.
    - Sanırım ikimiz de yolumuza gideceğiz ve bu konuda konuşmayacağız. Open Subtitles -أعتقد ، على كل واحد منّا أن يمضي في حال سبيله
    Soru şu ki Bir gezegen gibi Güneş çevresinde dairesel yörüngede mi yoksa o tipik buzuk kitleler gibi eski yerine mi yol alıyor? TED إذن فالسؤال هو، هل هو دائرة مدارية حول الشمس، شأنه شأن الكواكب، أما أنه في سبيله إلى الارتداد، كواحد من هذه الأجسام المتجمدة؟

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus