Muhtemelen. Gerçi... Senin de bize katılmak isteyeceğini düşünüyorum. | Open Subtitles | على الأرجح، ورغم ذلك، أظنّك ستودّين الانضمام لنا. |
Juliette, Adalind'in hamile olduğunu bilmek isteyeceğini düşündüm. | Open Subtitles | جولييت، تيقّنت أنك ستودّين معرفة أنَّ أدليند حامل |
Bu sözlerin çok uzun bir süre kulaklarında yer edeceğini ve sırf düşününce bile bunu telafi etmek isteyeceğini biliyorum. | Open Subtitles | أعلم أن تلك الجملة ستؤلم أذنيك لفترة طويلة وأنّك ستودّين التكفير عن مجرّد التفكير في ذلك. |
Sanırım annemizle de görüşmek isteyeceksin. | Open Subtitles | أفترض أنّك ستودّين تمضية بعض الوقت مع أمّنا أيضًا. |
Söylemeyeceğim, çünkü Kara Arşiv'e gittiğinde nedenini kendin öğreneceksin ve öğrendiğin zaman tekrar benimle konuşmak isteyeceksin. | Open Subtitles | لن أخبركِ، لأنكِ حين تصلين الأرشيف الأسود ستكتشفينه بنفسكِ وحين تفعلين ستودّين التحدث إليّ ثانية |
Görmek isteyeceğini düşündüm. | Open Subtitles | وأعتقد أنك ستودّين رؤيته. |
Bunu görmek isteyeceksin. | Open Subtitles | ستودّين أن تشاهدي هذا |
Bunu görmek isteyeceksin. | Open Subtitles | ستودّين أن تشاهدي هذا |
- Tamam. - Bakmak isteyeceksin. | Open Subtitles | حسنا - ستودّين هذا - |