Kendisi için güzel bir yemek alıp da boşa gitmesini istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن أحضر له وجبة طعام جيدة و تذهب سدىً |
Hala bu uzun yolculuğu boşa yaptığınıza inanıyorum. | Open Subtitles | ما زِلتُ أَشعر أنّك قمت بتلك السفرة سدىً |
Ceset derin denizin en dibine batacak ama orada bile etleri boşa gitmeyecek. | Open Subtitles | قبل أن تستقر هذه الجثة في أعماق البحر. حتى هناك في الأعماق، لن تذهب سدىً أيضاً |
Kaybettiğimize inanmak, herşeyin bir hiç uğruna olması... | Open Subtitles | يصعب التصديق بأنّنا خسرنا، وبأنّ كلّ ذلك كان سدىً |
O kadar gecemizi onun gay piano partilerinde boşuna geçirmedik. | Open Subtitles | لم نقضي كل تلك الساعات في سهرات آلة البيان سدىً سيتولى الأمر |
Bunun gibi değerli bir yiyecek, okyanusta boşa gitmez. | Open Subtitles | طعام قيم كهذ لا يذهب سدىً في المحيط.. |
Hayatımın boşa harcanmayacak kadar değerli olduğunu söylemiştin hani? | Open Subtitles | ظننت أن حياتي قيّمة للغاية لأهدرها سدىً |
Onca çabanın boşa gitmesi çok kötü olurdu. Doğru. | Open Subtitles | لا أريد أن يذهب كل ذلك الجهد سدىً |
Bütün o çalışmaları boşa yaptığımı düşünüyorum. | Open Subtitles | أشعر أني عملت سدىً |
Hepsi boşa gitti. | Open Subtitles | فقد كان كلّ ذلك سدىً. |
Zamanımızın boşa geçmesine izin vermedik. | Open Subtitles | لم ندع الوقت يذهب سدىً. |
Eğer anıları bir işe yarayacaksa en azından bir hiç uğruna ihanet edilmemiş olurum. | Open Subtitles | لكن إن كانت ذكرياته ذات نفع، فعلى الأقل لم أخدع سدىً. |
Ama bir hiç uğruna diil! | Open Subtitles | ولكنّني لن أتخلّى عن حياتي سدىً |
Eğer bunu yaparsan istedikleri şeyi onlara verirsen her şey bir hiç uğruna yapılmış olacak. | Open Subtitles | إن فعلت هذا... إن أعطيتهم ما يريدون... سيكون كلّ ما فُقِد قد ضاع سدىً |
Baba boşuna nefesini tüketme. | Open Subtitles | يا أبتاه النبيل إن نوحك يذهب سدىً |
Elijah bizi asla affetmeyecek ve onu boşu boşuna kurtarmış olacağız. | Open Subtitles | لن يسامحنا (إيلايجا)، وسيكون إنقاذه سدىً. |
Bu boşuna değildir. | Open Subtitles | و ذلكَ ليس سدىً |