Ekibim yeni bir nesil hızlı gelişen protein üzerinde çalışıyor... | Open Subtitles | فريقي يعمل على طحالب بحرية عالية البروتين سريعة النمو |
Hayvan gençken oluşan iç kısım,... hızlı gelişen sıcak kanlı bir memeli kemiği gibi açık yapıda. | Open Subtitles | شكل القسم الداخلى عندما كان الحيوان صغير تركيباته مفتوحه مثل عظام الثيديات ذو دم حار سريعة النمو |
Bir de Çin'in hızla büyüyen bir ülke olması söz konusu. | TED | وبالطبع، ما زالت الصين دولة سريعة النمو. |
İnsanlar Londra ve San Francisco gibi hızla büyüyen şehirlere taşındı ve yerel bankerler yerini bizi bireysel olarak tanımayan büyük şirketlere bıraktı. | TED | انتقلت الناس إلى المدن سريعة النمو مثل لندن وسان فرانسيسكو، وأستبدلت المصارف المحلية هنا من قبل شركات كبيرة التي لم تعرفنا كأفراد. |
hızlı büyüyen ya da rekabet gücü yüksek bir ülkede yaşamak da değil. | TED | ولا أريد العيش بدولة سريعة النمو أو دولة تنافسية. |
Ve hâlâ bugün de gelişen, hızlı büyüyen şehirlerde bu devam ediyor. | TED | وما زال الأمر فعالاً ليومنا هذا في المدن الناشئة سريعة النمو. |
Braden'in kafasındaki yumru hızla büyüyen bir enfeksiyon. | Open Subtitles | النتوء على رأس (برادن) عدوى سريعة النمو. |
Eğer bu şeyler boğazımızı kolonize edip bizi hasta etmek isteseydi, hücre bölünmesini bile başlatamadan hızlı büyüyen streptokoklar tarafından dışarı atılırlardı. | TED | إذا أرادت هذه الأشياء استعمار حناجرنا وجعلنا مرضى، فستخرجها المكورات العقدية سريعة النمو عنوة قبل حتى أن تبدأ في الانقسام الخلوي الأولي. |
Bu topluluklar kötü hava sırasında hayati önem taşıyor çünkü yetişkinlerin çoğu denizde, hızlı büyüyen aileleri için balık avlıyorlar. | Open Subtitles | دُورُ حضاناتٍ كهذه لا غنىً عنها خلال طقسٍ سيء حيث معظم البالغون انصرفوا إلى البحر، يصطادون لأسرهم سريعة النمو |
Lagünlerin çoğunun güvenleri hızlı büyüyen Arabistan şehirleri tarafından yutuldu. | Open Subtitles | العديد من البحيرات الضحلة المالحة التي يعتمدون عليها اختفت بسبب مدن شبه الجزيرة سريعة النمو |
dünyayı gerçekten değiştirebileceğimize inanan gerçekten yürekliliği ve cesareti olan o küçük, hızlı büyüyen gruplardan biri olabiliriz. | TED | يمكن أن نصبح واحدة من تلك المجموعات الصغيرة سريعة النمو الذين لديهم الجرأة والشجاعة بأن يؤمنوا بأننا يمكننا تغيير العالم |
Wilson çok hızlı büyüyen, nadir ya da sihirli beyin tümörleri buldu. | Open Subtitles | وجد (ويلسون) أورام سريعة النمو و مخادعة أو سحرية بمخه |