"سرّب" - Traduction Arabe en Turc

• sızdırdı
• sızdırdığını
• sızdıran
• sızdırmış
• sızdırdıysa

Biri bu bilgiyi sana sızdırdı sen de onun ve ailesinin öldürülmesi emrini verdin.
أحدٌ ما سرّب معلومات إليّك، لتصدر أمراً لقتله و عائلته

Bilinmeyen bir kaynak polis raporunu basına sızdırdı.
مصدر غير معلوم سرّب تقرير الشُرطة إلى الإعلام.

FBI'ın Japonya'da olduğu bilgisini onun sızdırdığını düşünüyorum.
لذا أعتقد بأن ذلك الشيء الوحيد الذي سرّب أن الفيدراليين كانوا في اليابان

Bunu kimin sızdırdığını bulana kadar kadının bu hikâyeyi yayınlamamasını sağlayın.
نجعلها تتريّثٌ عن القصّة حتى نعرف من سرّب هذا.

Haberde Amerika'nın internet takibinin ne boyuilarda olduğunu basına sızdıran kişinin ismi veriliyor.
الذي تقول الصحيفة أنه سرّب المعلومات التي فضحت مستوى مراقبة الولايات المتحدة للإنترنت.

Daha da kötüleşti. Birisi sesli mesajlarımı sızdırmış.
ثمّة أسوأ من هذا أحدهم سرّب بريدي الصوتي

Eğer birisi kazayla bilgileri sızdırdıysa yardımcı olacaklarına eminim.
إذا سرّب أحد ما تفاصيل العملية بالخطأ فأضمن لك أنه سيتعاون

Devlet yetkililerinin çoğu operasyonu doğrulamayı reddettiyse de, en azından bir anahtar şahıs hikayenin bazı parçalarını basına sızdırdı.
الإعتراف بالعملية علي الأقل شخص داخل الحكومة سرّب أجزاء من القصة للصحافة

Senin dosyanı o sızdırdı. Nedenini ben de bilmiyorum.
هو الذى سرّب القصة عنك ولا أعرف السبب

Pislik herif bizim Aracite belgelerini sızdırdı, sonra da gidip karısını öldürdü.
سرّب الوغد تقريرنا عن مركّب "إيراسيت"، ثمّ إنقلب و قتل زوجته!

İfade alınırken o da vardı. O sızdırdı.
لقد كانت في جلسة الشهادة هي من سرّب

Pekâlâ, randevu saatini kim sızdırdı?
إذاً من الّذي سرّب وقت موعدها؟

Naidra bulundu, çünkü biri onun gerçek kimliğini sızdırdı.
شخصاً ما سرّب هويتها الحقيقية.

Birinin sana o vidyoyu sızdırdığını biliyorum,
أعلم أن أحد ما قد سرّب هذا الفيديو لك

Moore'un neden Arlington'u sızdırdığını asla anlayamamıştım, ama şimdi anlam kazanıyor.
,(لم أستوعب أبداً لمّ سرّب (مور) قضية (أرلنجتون لكن الآن الأمر معقول تماماً

Sonra Campos'un, Raul'ün yeni arkadaşlarına.... bilgi sızdırdığını öğrenmesini sağlayacağız.
ثم أُعلم (كامبوس) بأن (راؤول) سرّب معلومات إلى صديق جديد من وراء ظهره

Bunu sızdıran adamı yakaladığımda gözlerini oyacağım ve lanet olası beynini emeceğim.
عندمـا أتمكّن من إبن العـاهرة ، الذي سرّب هذا الخبر سأمتصّ جمجمته اللعينـة

Tobinlere para yatırdığını yargıca sızdıran Tom'un kendisiydi.
توم كان من سرّب للقاضي أنّهُ استثمرَ لدى عائلة توبن

Tamam, yani Nell'i o öldürmedi. Ama sesli mesajı basına sızdıran hala o olabilir.
مازال مِن المُحتمَل أنّه من سرّب ذلك البريد الصوتي للصحافة.

Biri raporunuzu sızdırmış. Washington Post'ta bir kopyası var.
سرّب شخص ما تقريرك وحصلت وكالة واشنطن بوست الإخبارية على نسخة

Birisi resmini basına sızdırmış.
أحدٌ ما سرّب صورتك إلى الصحافة

İkincisi de kim sızdırdıysa onun da zihninde sorun yoktur.
وثانياً... مهمن كان مَن سرّب هذا الإعلان فلا خطب بعقله أيضاً فهو سينقذ (أندرسون)