"سعادتها" - Traduction Arabe en Turc

    • mutluluğunu
        
    • Hanımefendileri
        
    • mutluluğu
        
    • Hanımefendilerinin
        
    • mutluluğun
        
    • mutluluğuna
        
    Gözlerimi her yuvarladığımda mutluluğunu bir parça bozduğumu da. Open Subtitles و بكل دحرجة أفعلها بعيناي أخذ جزء من سعادتها
    Sara, benimle bütün mutluluğunu paylaşırdı. Open Subtitles اشركتني سارة في كُلّ لحظات سعادتها تقاسمتها معي
    Ve siz ve Hanımefendileri beni kabul ettiğiniz için çok kibarsınız. Open Subtitles ومن اللطيف منك ومن سعادتها بأن تقبلوا بي
    Hanımefendileri, bu kıyafetin rengindeydi. Open Subtitles كان لون سعادتها مثل هذه الملابس.
    Toplumumuzda Arap kadınları için asıl mutluluk kaynağı çocuklarının ve kocasının mutluluğu ve refahı olmalıdır. TED بالنسبة للمرأة العربية، ما يزال مجتمعنا يفترض أن مصدر سعادتها الأساسي يجب أن يكون سعادة وازدهار أبنائها وزوجها.
    Ve onun mutluluğu için hayatından gerçekten vazgeçecek bir adam tarafından sevilmenin nasıl bir his olduğunu hiç öğrenemeyebilirdi. Open Subtitles و ربما لم تكن لتعرف ما هو شعور ان تكون محبوبا بواسطة رجل كان ليعطيها حياته حرفيا من أجل سعادتها
    Ama Hanımefendilerinin mektubunu okumuşlarsa bunu biliyorlardır? Open Subtitles لكن إن قاموا بقراءة رسالة سعادتها ألم يعلم والديه؟
    John onun mutluluğun en yüksek noktasına ulaştığını hissettiğinde, köprünün diğer tarafına geçip burnunu, patlatıp kıracak, ...ve kemik parçalarını beynine gönderecek. Open Subtitles وعندما يشعر جون أنها وصلت إلى قمة سعادتها العظمى هو سيضرب أنفها عبر الجسر ويكسره بشكل إنفجاري ويزيل أجزاء عظمة دماغها
    Onsuz devam edebileceğimi sanmıyorum ama onun mutluluğuna engel olduğum ve onu hayattan kopardığım düşüncesi onu kaybetmekten çok daha korkunç geliyor. Open Subtitles لا أظنني أستطيع الخروج بدونها أعني فكرة أخذ سعادتها منها وتعطيلها
    Kendi mutluluğunu diğer herkesinkinin üstünde tutuyor. Open Subtitles انها تضع سعادتها أولاً قبل سعادة الآخرين
    O'nun arkadaşı olduğunu söylüyorsun ama halen O'nun mutluluğunu zerre umursamıyorsun. Open Subtitles تفيد لكي تكون صديقها رغم أنك لا تهتمّ حول سعادتها
    Sanıyorum Long Island'lı çılgın bir Brickmeyer olmayı bırakman biraz zaman aldı o yüzden Lydia'ya da mutluluğunu bulması için biraz zaman ver. Open Subtitles اعتقد ان الامر يأخذ وقتا " لتتوقف عن كونك " بريكيمير مجنون لونغ ايلاند لذا اعطى " ليديا " قليلا من الوقت لتجد سعادتها
    Bir kadının, kendi mutluluğunu başka bir adamın aşkına bağlı tanımlaması. Open Subtitles امرأة أخرى تقيّد سعادتها بحبّ رجل
    Hanımefendileri nasıl gittiklerini biliyor mu? Open Subtitles هل تعلم سعادتها مالذي اتفقوا عليه ؟
    Her neyse, şimdi Hanımefendileri hasta ve hizmetçilerin yarısı ya hasta ya da çalışıyor. Open Subtitles -لكن بأي حال مع مرض سعادتها الآن ونصف الخدم منشغلين والجميع يعمل بشدة أين سيكون الزفاف؟
    William, kütüphaneye çay koydu ama Hanımefendileri aşağı inmedi. Open Subtitles (وليام) وضع عربة الشاي في المكتبه ولكن سعادتها لم تنزل.
    -Zavallıcık. Belki de günün birinde mutluluğu bulacak. Open Subtitles مسكينة , ربما يوماً ما ستجد سعادتها
    Zavallıcık. Belki de günün birinde mutluluğu bulacak. Open Subtitles مسكينة , ربما يوماً ما ستجد سعادتها
    Hayır, bu onun mutluluğu. Open Subtitles هذه هي سعادتها انها حقيرة فحسب
    - Hanımefendilerinin gelişme kaydetmediğini duydum. Open Subtitles -لقد سمعت بأن سعادتها ليست على مايرام
    Ben de Bayan O'Brien, Hanımefendilerinin hizmetçisi. Open Subtitles وأنا سيدة (أبراين) خادمة سعادتها.
    mutluluğun doruklarında gencecik sevimli bir kadındı. Open Subtitles إمرأة جميلة شابة في قمةِ سعادتها
    Allegra'nın ki biraz haylaz, burada olmak onun için yeterince kötü ayrıca mutluluğuna güceniyorum sanıyor. Open Subtitles (أليجرا) تتذمّر قليلاً لكن وجودها هنا مؤلم لها بجانب أنها تعتقد أني أستاء من سعادتها

    Les mots et expressions les plus fréquents

    Arabe-Turc: 10k, 20k, plus | Turc-Arabe: 10k, 20k, plus