Dönenceler arasındaki denizlerde süzülürken ucuza seyahat edip mümkün olduğunca az enerji harcar. | Open Subtitles | إنها توفر طاقتها قدر الإمكان أثناء سفرها منسابة بخفة عبر المياه الإستوائية.. |
Hayatını kurtardığınız çocuk muhtemelen aşı olmamıştır... yabancılarla dolu bir arabada seyahat etmesindense... benim gözetimim altında daha güvende olur. | Open Subtitles | الطفلة التي أنقذت حياتها لم تكن كذلك كما أظن لكني أعتقد أنها أكثر أماناً في رعايتي من سفرها في عربة مغلقة مع غرباء |
- Çok sık seyahat eder ve bana pek söylemez. | Open Subtitles | كانت تُسافر دوماً ، لم تكُن تُخبرني بشأن سفرها |
DX-1200 model kulaklığın sinyalleri ile seyahat ettiği yerleri ve günleri karşılaştırırsak tek bir sinyale ulaşıyoruz. | Open Subtitles | بعد مقارنة تواريخ و مواقع سفرها مع أشارات مختلف السماعات اللاسلكية "دي أكس 1200"، تمكنا من تقليصهم إلى أشارة واحدة. |
- Son zamanlarda bir yere seyahat etme belirtisi var mı? | Open Subtitles | هل هناك أي مؤشر على سفرها حديثاً ؟ |