Ve halen hayatta olmanın tek sebebi benim buna izin veriyor olmamdır. | Open Subtitles | والسبب الوحيد لبقائك على قيد الحياة هو سماحي بذلك |
Ve halen hayatta olmanın tek sebebi benim buna izin veriyor olmamdır. | Open Subtitles | والسبب الوحيد لبقائك على قيد الحياة هو سماحي بذلك |
Zaten duş yapmasına izin verdiğim için bana borcu var. | Open Subtitles | أعني أنها تدين لي بخدمة بسبب سماحي لها بالاستحمام هنا |
Bana defalarca saygısızlık yapılmasına izin verdiğim için kendimden nefret ettim. | TED | كرهت سماحي لأشخاص بأن يقللون احترامهم معي مرارًا وتكرارًا |
Sana bu kadar kıyafet giymene nasıl izin verdim ben? | Open Subtitles | ما شعورك حيال سماحي لك بإرتداء ملابس كثيرة؟ |
Utanmıştım ve benden faydalanmasına izin verdim ama bir daha olmayacak. | Open Subtitles | كنت محرجًا من سماحي لها باستغلالي، لكن ذلك لن يتكرر. |
Bunu biliyorum. İşte bu yüzden eğer benim affımı istiyorsan, | Open Subtitles | أعلم ذلك، ولهذا إن أردت سماحي |
Eğer 10 yaşındayken beni üstsüz görmene izin vermemin bana şirkete malolacağını bilseydim, asla yapmazdım. | Open Subtitles | لو أنني علمت حينما كنّا في العاشرة من العمر بأنّ سماحي لك برؤيتي.. بدون قميصي ستكلّفني الشركة لما فعلت ذلك. |
Hala bu şehirde olmanızın tek sebebi buna izin veriyor olmam. | Open Subtitles | -كفى ! السبب الوحيد لبقائكم في المدينة هو سماحي بذلك. |
İlişkimizin okul hayatımın önüne geçmesine izin verdiğim için. | Open Subtitles | بسبب سماحي لعلاقتنا بأن تعترض طريق دراستي |
Evde kalmana izin verdiğim için pişman etme. | Open Subtitles | لا .. لا تجعلني أشعر بالأسف حيال سماحي لك بالدراسة بالمنزل |
Suffolk'ta kalmana izin verdiğim sürece kalacaksın. | Open Subtitles | وهذا يعتمد على أمد سماحي لك بالبقاء في (سوفولك) |
Nathan, babamın aramıza girmesine izin verdiğim için üzgünüm. | Open Subtitles | (ناثان)... أعتذر عن سماحي لوالدي بالدخول بيننا |
Nasıl... Nasıl izin verdim. | Open Subtitles | وكيفيّة سماحي بحدوث هذا |
Bunu elbette farkettim bu yüzden Noah'a izin verdim ona borçlu olduğumu hisettim ve yaptığım şeyi düzeltmeye çalışıyordum. | Open Subtitles | وأدركت هذا بالطبع على مستوى ما لكن هذا هو السبب في سماحي بعودة (نوا) إلى المنزل لأنني شعرت أنني أدين له وكنت أحاول إصلاح ما فعلته |
Bunu biliyorum. İşte bu yüzden eğer benim affımı istiyorsan, | Open Subtitles | أعلم ذلك، ولهذا إن أردت سماحي |
Sör James Martin'in Frederica'ya kur yapmasına izin vermemin son derece uygunsuz olduğunu söyledi. | Open Subtitles | ليبلغني بأن سماحي للسير (جيمس) بالتودد إلى (فريدريكا) غير ملائم |