kulaklık süngeri. Üstünde kulak kiri kalmış olabilir. | Open Subtitles | هذا غطاء سماعة أذن ربما هناك شمع أذن شخص ما عليها |
Pekala, kulaklık ve bu düğmeye basıncada kamera devreye giriyor. | Open Subtitles | سماعة أذن و كاميرا الزر مشحونان وجاهزان للتركيب |
Araba geçerken durur sanmışlar ama Henry kulaklık takıyormuş ve sanırım karşıdan karşıya geçerken etrafına bakmadı. | Open Subtitles | يعتقدون انه حاول ايقاف السياره في الوقت المحدد لكن "هنري" كان يضع سماعة أذن واعتقد انه لم ينظر عندما كان يعبر 33 00: |
Beni dinleyen biri var, beni dinlemek için büyükannem işitme cihazı taktırdı. | Open Subtitles | الشخص الذي يسمع تركني وجدتي تستخدم سماعة أذن |
Sen de işitme cihazı almalısın ve ben senin kardeşin değilim. | Open Subtitles | لربّما تحتاج سماعة أذن. |
Buraya kadar. Beğensen de beğenmesen de işitme cihazı alıyorsun. | Open Subtitles | أنت تُصبحُ a سماعة أذن. |
Bu arada kendine bir kulaklık da al. | Open Subtitles | وأحضري لنفسك سماعة أذن |
Hayır, şeyde... kulaklık lâzım. | Open Subtitles | -لا، أنت تحتاجين سماعة أذن |
kulaklık süngeri. | Open Subtitles | غطاء سماعة أذن |
Nedir o, işitme cihazı mı? | Open Subtitles | -ما هذا، سماعة أذن ؟ |