duydum ki onlar canlı performansları çok iyiymiş, ve arkadaşlığımız için en iyisinin, Güzel, canlı bir konser olacağını düşündüm. | Open Subtitles | سمعت أنّهم رائعون وأفضل شيء لصداقتنا، هو فرقة |
Sadece beyin dalgalarıyla sürülebilen tekerlekli sandalye yaptıklarını duydum. | Open Subtitles | سمعت أنّهم اخترعوا كرسياً متحرّكاً يمكن التحكّم بالموجات الدماغية مباشرة |
Hamile bir kurt adamın peşinden gittiklerini duydum. Tek başına gelmekle çok aptallık etmiş. | Open Subtitles | سمعت أنّهم طاردوا مذؤوبة حبلى كانت غبيّة لتخرج هناك بمفردها |
Sizi kapattıklarını duymuştum efendim, stratosferden, aç insanların tepesine bomba atmayı reddettiğiniz için. | Open Subtitles | سمعت أنّهم أوقفوا أعمالكم يا سيّدي بسبب رفضكم إلقاء قنابل مِن طبقة "الستراتوسفير" على الناس الجائعين |
Rixeville'da Truffle sporları ektiklerini duymuştum ama sporların bu kadar uzakta da üreyeceği hiç aklıma gelmemişti. | Open Subtitles | سمعت أنّهم كانوا يزرعون درنة الكمأ في (ريكزفيل)، لكن لمْ تكن لديّ أيّ فكرة أنّ الجراثيم وصلت إلى أقصى الجنوب. |
Seni yakaladıklarını duydum. Benim içindekinin manyak kardeşi senin bedenine girmiş. | Open Subtitles | سمعت أنّهم قبضوا عليك وأنّه قد تلبسك الأخ المجنون |
Plajda ölmek üzere olan bir adam bulduklarını duydum. | Open Subtitles | سمعت أنّهم وجدوا رجلًا يحتضر قرابة الشاطيء. |
Çorak Topraklar'da sana bir ad verdiklerini duydum. | Open Subtitles | سمعت أنّهم كانوا يدعونك بشيء في الأراضي الوعرة |
Evet, en iyisi olduğunu duydum. | Open Subtitles | سمعت أنّهم لم يكونوا في أفضل حالاتهم |
Emily Post diyor, öyle duydum. | Open Subtitles | سمعت أنّهم يقولون... إميلي بوست. |
Melly'yi yakaladıklarını duydum. | Open Subtitles | سمعت أنّهم اعتقلوا "ميلي". |