Yani karısıyla uygunsuz bir şekilde konuşurken sizi duydu. | Open Subtitles | اذن, فانت تعنى انه سمعك تخاطب زوجته بما لايليق ؟ |
Yürütmeyi askıya aldığınızı duydu. | Open Subtitles | سمعك أصبحت وقف تنفيذ حكم الإعدام. |
Charlie, kampı terk etmeden önce kardeşinden bahsettiğini duymuş. | Open Subtitles | تشارلى سمعك تنادى على أخوك قبل أن تترك المخيم |
Evrim zincirinin altlarında olduğun aşikâr olduğundan kulakların gerektiği gibi gelişmemiş olabilir, o yüzden tekrar ediyorum. | Open Subtitles | حسناً ، بما أنك من الواضح في منزلة مُنخفضة على سلسلة تطور الإنسان فرُبما يكون سمعك لم يتطور كما ينبغي |
Bu güçlerin en büyügü senin görme gücün... kuvvetin, duyma yetenegin olacak. | Open Subtitles | الرئيس بين تلك القوى سوف يكون بصيرتك قوتك, سمعك |
Haklıysak, tümörün çıkarılması işitme kabiliyetine tekrar kavuşma şansın olduğu anlamına geliyor. | Open Subtitles | إن كنّا محقّين، فإن استئصال الورم يعني احتمال استعادةِ سمعك مجدداً |
Savunmayı eleştirme. Shark bunu söylediğini duyarsa, canına okur. | Open Subtitles | دعك من الدفاع يا رجل إذا سمعك شارك سوف يضربك بشدة |
Bu takımın hiçbir üyesinin sizin şarkı söylediğinizi duyduğunu sanmam. | Open Subtitles | لا أظن أن أي من أعضاء هذا الفريق سمعك تغني |
Bayım, daha yüksek sesle konuşur musunuz? Sizi duyamıyorum. | Open Subtitles | السيد، هل بإمكان أنت الرجاء الكلام أنا لا أستطيع سمعك |
Aslında Poirot, siz Bayan Carol ve siz Bay Raymond'ı fısıldaşırken duydu. | Open Subtitles | في الواقع ، بوارو سمعك أنت آنسة كارول |
- Sanırım Tanrı seni duydu ve kızdı. | Open Subtitles | اعتقد ان الاله سمعك واصبح غاضباً |
Sanırım sizi duydu. | Open Subtitles | . أعتقد بأنه سمعك |
Eğer Brooke seni yeniden kabul ederse... beni hayatından çıkaracağını söylediğini duymuş. | Open Subtitles | قال انه سمعك تقول لـ بروك .. انك ستقطعني عن حياتك اذا هي وافقت على عودة علاقتكما |
Dwight zor bir gün geçirdiğini duymuş ve arabamızı yıkamayı teklif etti. | Open Subtitles | سمعك دوايت وأنت تعاني من يوم عصيب. وقد عرض بكل كرم أن يغسل سيارتنا. |
Biri seni Belediye Başkanı'nın yaveriyle parkta tartışırken duymuş. | Open Subtitles | شخص ما سمعك تتجادل مع مساعدة رئيس البلدية في الحديقة |
Zayıf olan gözlerin, kulakların değil. | Open Subtitles | بصيرتك ضعيفة و ليس سمعك |
duyma sorunun mu var? | Open Subtitles | ألديك مشكلة في سمعك ؟ |
İşitme cihazını açtırsan iyi olur ya da yakına gel ki sana açıkça anlatayım. | Open Subtitles | تحتاج إلى تحسين سمعك أو الإقتراب أكثر حتى أستطيع أن أقولها لك بشكل مُباشر |
Savunmayı eleştirme. Shark bunu söylediğini duyarsa, canına okur. | Open Subtitles | دعك من الدفاع يا رجل إذا سمعك شارك سوف يضربك بشدة |
Sadece yönetmenimizle, ev sahibimizle biraz konuştum ve ona çeşitli vesilelerle şarkı söylediğini duyduğunu hatırlattım. | Open Subtitles | لا شئ، فقط أنني تحدثت قليلاً مع المدير وذكرته بأنه سمعك تغني في مناسبات عديدة |
Seni duyamıyorum, Eric, Ütü yapıyorum. | Open Subtitles | أنآ لآ أسطتيع سمعك. إيرك،، أكوي. |
- Biri söylediklerini duyacak olursa... - Bırak duysunlar. | Open Subtitles | لو سمعك أحد تقول هذا الكلام دعيهم يسمعوا |
Böyle söyleme, bir duyan olur. | Open Subtitles | لا تتكلمي هكذا وإلا سمعك أحد |
Avukatım karakolda söylediklerinize kulak misafiri olmuş. Ben de söylediklerini kontrol ettim. | Open Subtitles | لقد سمعك مُحاميّ في مركز الشُرطة، لذا أمرته أن يتحقق من أمرك. |
- Eğer bunu duysa seni öldürürdü. - Kimseyi öldüreceği yok onun. | Open Subtitles | سيقتلك إذا سمعك تقول هذا لن يقوم بقتل أحد ، لقد سمعتِ الأخبار |
Yaşlı adam, kulağın mı sağır yoksa aptal mısın? | Open Subtitles | أتعاني مشكلة في سمعك أيّها الكهل، أم أنت أحمق؟ |
- Duymanız ve görmeniz nasıl? | Open Subtitles | كيف حال سمعك و بصرك؟ |
Böyle çaldığını duysaydı babam seni dövmek isterdi. | Open Subtitles | كان من المحتمل أن يضربك والدي إذا سمعك تعزف هكذا |