Bir Kılıçbalığı. | Open Subtitles | أنت تعلم أن المارلين هو من نوع سمك أبو سيف |
Ben Bay Balıkçı değilim. Kılıçbalığı hakkında bilgim yok, fakat bu gerçek bir deri dokusu. | Open Subtitles | أنا لست السيد الصياد، وأنا لا تعرف شيئا عن سمك أبو سيف. |
Bir sonraki sefer sushi ya da sashimi, Kılıç balığı filetosu, ya da karides kokteyli, ya da her neyse, okyanus kaynaklı herhangi bir yabani canlıyı yediğinizde bunun gerçek bedelini düşünün. | TED | المرة القادمة حينما تأكل السوشي أو الساشيمي ، شريحة لحم أو سمك أبو سيف ، أو كوكتيل الجمبري ، أي أكل من الحياة البرية يحدث أنك تستمع به من المحيطات، فكر في التكلفة الحقيقية. |
Spesiyalimiz marine edilmiş Kılıç balığı, Tabule salatası ve Şermula. | Open Subtitles | " والطبقُ الخاص هو سمك أبو سيف مُتبل، مع الشيرمولا المغربية " |
Dergilerimi ve kılıçbalığımı istiyorum ve hemen buradan çıkmanı istiyorum! | Open Subtitles | أريد مجلاتي وأريد سمك أبو سيف ! وأريدُك أن تخرجها من هنا الآن |
Pekala, Kılıçbalığı insanların buraya gelme nedenlerinden biridir. | Open Subtitles | حسنا، سمك أبو سيف هو نوع من لماذا يأتي الناس هنا. |
Kılıçbalığı ile ölüm. | Open Subtitles | الموت سمك أبو سيف. |
Ben bir striptiz kulübünde Kılıçbalığı yedim ve Kenneth, bir polisin silahını alıp şişkonun tekini vurdu. | Open Subtitles | وانتهى الأمر بتناولي سمك أبو سيف في نادي تعري, وقام (كينيث) بأخذ مسدس من شرطي وأطلق النار على منطاد. |
Kılıç balığı yemeyeceğiz, değil mi? | Open Subtitles | لن نتناول سمك أبو سيف اليس كذلك؟ |
- Kılıç balığı nasıl olmuş? | Open Subtitles | - كيف وأبوس]؛ [س] سمك أبو سيف لديك؟ |
Kılıç balığı ısmarlamıştı. | Open Subtitles | وأمر سمك أبو سيف. |