Smek Diyarı'ndaki tüm Buf polislerin bu şehri didik didik etmesini istiyorum. | Open Subtitles | لكن أريد كل شرطي (بوف) على كوكب (سميك لاند) يفتش هذه المدينة. |
Kaptan Smek bir dahidir ve kaçış konusunda üstüne yoktur. | Open Subtitles | الكابتن (سميك) شخص عبقري والأفضل في الهروب. |
Ayıların derileri kalındır ve yoğun yağış onları pek etkilemişe benzemiyor. | Open Subtitles | لدى الدببة فراء سميك ويبدو أن المطر الغزير لا يزعجهم مطلقاً |
Bu balıkçı botlarına dolaşmış çok yoğun su sümbülü tabakalarıydı. | TED | كانت صورة لقوارب صيد الأسماك المُحاطة بهذا البساط الكثيف من ورد النيل سميك الساق. |
Afedersiniz, bilirsiniz; ben buradaki uzman değilim ama... çekirdek daha kalın ya da daha ince ise ne yapacağız ? | Open Subtitles | إغفر لي، لكن، تعرف، أعرف لست الخبير هنا، ولكن ماذا لو كان اللب سميك او العكس |
Hatırlıyorum da, Mitchell bir keresinde kalın bir pencere camını eliyle kırmıştı. | Open Subtitles | أتذكر ميتشل في إحدى المرات قام بكسر زجاج نافذة سميك بضربة كاراتيه |
Ve bununla çok koyu ve yapışkan bir lapa yapılabiliyor. Bunu kömür parçalarını birbirine yapıştırmak için kullanabilirsiniz. | TED | من الممكن عمل ثريد سميك ولزج منها, والذي يمكن استخدامه للصق قوالب الفحم ببعضها. |
Luke otobüsü Simek'in bombaladığını olay gerçekleştikten kısa süre sonra öğrenmiş. | Open Subtitles | أن لوك قد علم حول قنبلة سميك في الحافله بوقت قصير بعد الحادث |
"Adım Of ve Kaptan Smek harikadır ve böyle düşünmeyen kakadır 1." | Open Subtitles | "إسمي أو والقائد (سميك) عظيم وأي أحد لا يعتقد هذا هو أحمق 1" |
Kaptan Smek insanların bize ihtiyacı olduğunu söyledi. | Open Subtitles | القائد (سميك) أخبرنا بأن البشر بحاجة إلينا |
En yanlış düşünen de Kaptan Smek'miş. | Open Subtitles | وبأن القائد (سميك) هو الأكثر وقوعاً في الغلط |
Buflar hiç Smek Diyarı'na gelmemeliymiş. | Open Subtitles | أعتقد بأنه ماكان ينبغي للـ (بوف) أن يأتوا مطلقاً إلى "سميك لاند" |
Ama Smek akıllıca, dehşet içinde kaçtı. | Open Subtitles | لكن (سميك) هرب خائفاً بشكل حكيم. |
Aslında çevredeki deniz suyundan çok daha yoğun olan tuzlu sudan oluşmuş yoğun bir çorba tarafından bir çıkıntı yaratılmıştı ve kum da yüz binlerce midyeden oluşmuştu. | Open Subtitles | في الحقيقة, فإن الحواف الملتفة وجدت بواسطة حساء سميك من ملح الماء الأثقل بكثير من مياه البحر المحيطة |
Çok yoğun bir ısıya karşı koyacak kadar güçlü bir merhem lazım. | Open Subtitles | حسنا، نحن بحاجة إلى مرهم سميك بما فيه الكفاية. للتعامل مع بعض الحرارة الشديدة جدا. |
Ayak topuğuna rahatça giymek için fazla kalın olduğunu farkettiğim kauçuk gibi farklı materyallerin yoğun deney ve araştırmasından sonra, elektronik olarak geçirgen, baskıya duyarlı mürekkep parçacıklı bir algılayıcı tabaka bastırmaya karar verdim. | TED | بعد بحث موسع واختبار مواد مختلفة مثل المطاط، الذي أدركت أنه سميك جدًا ليكون مريحًا أثناء ارتداءه في باطن القدم، قررت أن أطبع مستشعر شريطي عليه جزيئات توصيل إلكترونية حساسة للضغط. |
İnce dilim diyenler? | Open Subtitles | وكل الذين يريدون ليمون سميك يرفعون أيديهم |
Semboller ise akrilik mavi renk ile kalın bir eldiven kullanarak çizilmiş. | Open Subtitles | .. تم تلوين الرموز بلون أزرق قاعدي باستخدام اصبع من قفّاز سميك |
koyu, ama çok koyu değil ve çok güzel doğal dalgalı. | Open Subtitles | هو سميك ولكنه ليس سميك جدا وهو لديه موجة طبيعية جيدة جدا |
Simek'in annesini bilgilendirdik. | Open Subtitles | حسناً , لقد تم أخطار والدة سميك |
Bu bina savaş öncesinden kalma. Duvarlar kalındır. | Open Subtitles | المبني تم بناءه قبل الحرب , والجدران سميك |
-Yıldız kaydı dilek tut hadi. -Kocaman sulu bir biftek | Open Subtitles | إنه شهاب، تمنّى بسرعة ماذا عن ستيك سميك لزج؟ |
Hani incinen noktayı korumak için deri kalınlaşır ya? | Open Subtitles | هل تعلمي كم هو سميك هذا الجلد كي يحميكِ من الأذى؟ |
Kolu sekiz hafta ışık almayınca kıllar kalınlaşmış ve kararmıştı. | Open Subtitles | الأسابيع الستة بدون ضوء تسببت فى نمو شعر سميك وأسود |